1.1

1.2K 58 4
                                    

Dağdan düşmüş Kaya parçası: Günaydınn!

Dağdan düşmüş Kaya parçası: Sana anlatmak istediklerim var.

Dağdan düşmüş Kaya parçası: Hatta, görüşebilir miyiz?

Çiçeğimm: Abi senin bulduğun hacker kim abi?

Çiçeğimm: Seni eski kaydettiğim gibi kaydetmiş.

Çiçeğimm: Ayrıca, ne konuşacağız?

Çiçeğimm: Seninle görüşmek istemediğimi söylemiştim.

Dağdan düşmüş Kaya parçası: Ela, dün konuştuklarımızı düşündüm.

Dağdan düşmüş Kaya parçası: Alp Yılmaz'la anlaşma yaptık. Barış anlaşması.

Dağdan düşmüş Kaya parçası: Cidden sadece işimizi yapacağız. Silahlarımı da bıraktım. Bitti.

Çiçeğimm: Sen ciddi misin?

Dağdan düşmüş Kaya parçası: Evet, ciddiyim.

Dağdan düşmüş Kaya parçası: Peki, hâlâ beni görmek istemiyor musun?

Çiçeğimm: Kafede buluşalım. 10 dakikaya oradayım.

Dağdan düşmüş Kaya parçası: NE

Dağdan düşmüş Kaya parçası: CİDDİ MİSİN?

Dağdan düşmüş Kaya parçası: Seni benim almamı ister misin? (Görüldü)

Dağdan düşmüş Kaya parçası: Tamam darlamıyorum. Bizim kafede bekliyorum.

-💬-

Telefonu hızlıca kapatıp cebime attım. Anahtarımı, cüzdanımı ve bununla aynı kategorideki eşyalarımı aldım. Hızlı adımlarla ceketimi aldım, telefonumu cebime attım.

"Kaya, akşama Alp Yılmaz'larla akşam yemeği planladık. Hisseler için." Gökhan'ın yanından gülümseyerek geçerken onu onayladım. Gökhan gülümsedi. Kaşlarını sorgular şekilde kaldırırken hatırlamış gibi duraksadı. "Ela için bunları yapıyoruz değil mi?"

"Hanımcıyız oğlum." Dalga geçer bir şekilde güldüğümde küçük bir kahkaha attı ve yanımdan uzaklaştı. Hızlıca arabanın kilidini açtım ve kendimi arabaya attım. Arabayı çalıştırdım ve direksiyonu döndürerek şirketten ayrıldım. Kafeye doğru ilerlemeye başlarken içimde durduramadığım bir heyecan vardı. Acaba bana sarılır mıydı? Çok büyük hayallerle oraya gidiyorsun. Sanırım öyle.

Derin bir nefes verdim ve kafenin yanına doğru park ettim. Güneş gözlüğümü taktım ve arabanın anahtarını çekip arabadan ayrıldım. Kilitledikten sonra kafedeki bir masaya ilerledim. Çiçeklerin hemen yanındaki masaya...

"Kaya?" Çiçeklere dönük olan bakışlarımı hızlıca güzel sese doğru çevirdim. Ela'ydı. Hızlıca ne yapacağımı bilememiş bir şekilde ayağa kalktım. Sarılmak istiyordum fakat buna izin vereceğini düşünmüyordum. Nefesimi tuttum ve elimi uzattım. Elime ve bana baktığında derin bir nefes verdi. Yanlış bir şey mi yapmıştım? "Gerçekten bu aptal işlerden ayrıldın mı? Doğruyu söyle."

"Çiçeğim, cidden bıraktım. Yemin ederim, yani kendimi sana nasıl inandırırım bilmiyorum. Baksana silah yok belimde." Kendimi göstererek konuşmaya çalıştığımda yüzünde küçük bir tebessüm oluştu. Anlamayarak ona baktığımda bana yaklaştı ve sarıldı. Kalbine hakim ol Kaya. Kalbim deli gibi atıyordu.  Kendime gelip ellerimi beline sarıp sarıldım. Burnumu saçına daldırdım. Derin bir nefes aldığımda kendini uzaklaştırdı.

"Teşekkür ederim." Gülümseyerek fısıldadığında gülümsedim ve elimi yanağına götürdüm. Bana neler yaptırabileceğinin farkında değildi. "Sana soğuk davrandığım için özür dilerim. Ancak bunu ikimiz için de yapmak zorundaydım."

"Peki, dediklerini beyinim mi dedi yoksa kalbin mi?" Doğrudan sormak beni rahatsız ediyordu. Kelimelerle oynuyordum. Gülümsedi. Böyle konuşmam onun hoşuna gidiyordu.

"Beyinim. Aynı şeyleri yaşamak istemeyen beyinim bunu dedi ancak..." Bana doğru yaklaştı. Beni cidden özlemişti. Bunu anlıyordum. Hızlı atan kalbi, beni heyecanlandırırken tuttuğumu fark etmediğim nefesimi verdim. "Bu yaptığınla beyinim değil, kalbim karar vermeye başladı. Ve kalbim, seni istiyor."

Gmail Hatası|TextingWhere stories live. Discover now