- Özel Bölüm 2/2 -

1.6K 42 46
                                    

"Almira'cım, odana geçebilir misin? Annenle konuşmam gerekiyor." Almira başıyla beni onayladı. Hızlı adımlarla odasına girip kapıyı kapattı. Sinirimi sakinleştirmeye çalışırken onu inceliyordum. Sinirle söyleyebileceğim bir şey sonucunda pişmanlık oluşturabilirdi. Melodi neyle alakalı konuşacağımı anlamış olmalı ki yerinde rahatsızca kımıldandı. Sandalye çekip karşısına oturdum. Sakin olmalısın Kaya, yan odada Almira var.

"Sorun ne Kaya? Geldiğimizden beri sinirden kendini yiyorsun." Melodi koltuğa sinerken kollarını göğsünde bağlamıştı. Sinirle bir kahkaha attım. İyi taklit yapıyordu. Bunu fark edene kadar kaç kez ayakta uyuttu seni, o kadar merak ediyorum ki Kaya. Ben de senin kadar merak ediyorum.

"O adam kim? Kızımızı görmek için gelip duruyor. Sen gönderdiğinde, anlamadığımı mı sanıyorsun Melodi?" Ne kadar sakin bir ses tonuyla söylesem de sesimin tonundaki öfke fark edilirdi. Birkaç saniyelik sessizliğin ardından kaşlarını çattı. Hızlıca olduğu yerden doğruldu. Suçlu olduğunu belli etmemek için üste çıkmaya çalışırdı hep, bunu bildiğimi bildiğinden emindim. Bana bağırmaya ve ne ima ettiğimi sormaya başladı. Derin bir nefes aldım ve olduğum yerden doğruldum. Birkaç saniye duraksadı. Deri ceketimi aldım ve yorgun adımlarla kapıya doğru ilerledim.

"Almira'nın genetik olarak babası." Melodi'nin titreyen sesi kulaklarıma dolduğunda başımı yavaşça ona çevirdim. Gözleri dolmuş, burnu kızarmıştı. Titreyen ellerini arkasında saklamaya çalıştı. "Seni aldattım. Özür dilerim."

"Ne saçmalıyorsun?" Kulaklarıma inanmak istemedim. Gideyim diye demiştir diye düşünmek istedim. Yapmamıştır dedim kendi kendime, Melodi bana bunu yapmamıştır dedim. Yanılmışsın Kaya, yanılmışsın. Beynim yavaş yavaş olanları algılamaya başlarken vereceğim tepkiyi düşünüyordum. Bunu kaldıramayacağımı biliyordu. Almira'nın, çiçeğimin, benim çocuğum olmadığını söyleyemezdi. "Bana bunu yapmadın, değil mi?"

"Kaya, psikolojim hiç iyi değidi. Kavga etmiştik ve ben bardaydım." Melodi hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Zorlukla konuşmaya, kendini anlatmaya çalışıyordu. Onu anlamaya çalışıyordum. Mantıklı bir açıklaması olmalıydı. Buna inanmak istiyordum. Sonunda konuşamayacağını anladığında sustu ve sertçe burnunu çekti. Elimdeki deri ceketimi hızlıca giydim ve kapıyı açtım. Melodi hızlıca kolumdan kavrayarak beni durdurduğunda acıyla ona bakıyordum. "Gitme Kaya."

"Melodi, kendimi dinlemem gerekiyor. Lütfen, bırak da biraz kendime geleyim." Adeta yalvarıyordum. Yavaşça kolumu bıraktığında evden ayrıldım ve sertçe kapıyı kapattım. Ne diyeceğimi bilemiyordum, ya da ne yapacağımı...

Hızlıca kendimi arabaya attım, anahtarı sokup arabayı çalıştırdım. Direksiyonu hızlıca çevirerek evden uzaklaştım. Hızımı yavaş yavaş arttırarak yola çıktım. Nereye gittiğimi bilmiyordum. Ela'nın mezarına mı gideceğiz? Çünkü ağlamak istiyormuş gibi duruyorsun. Gidemem. O yüzüğü attığım gün bitmişti. Artık yanına gidemezdim. 2. kez evimize yabancıyız Kaya, tanıdık bir senaryo. Değil mi? Hızım yavaş yavaş artarken kaza yapabilecek durumda olduğumu anlamıştım. Kendime gelip hızımı yavaşlattım. Ne kadar Almira benim öz kızım olmasa da o benim kızımdı. Ölüp ne olduğu belirsiz bir adama bırakmasım yoktu.

Deniz kenarına iyice yaklaştığımda arabayı durdurdum. Hızlıca arabadan ayrıldım. Arabayı kilitleyip denize doğru adımladım. Soğuk havayı ciğerlerimde hissettim. Burada fazla kalırsan hasta olacaksın. Olabilir.

"Tekrar bu kayalıklara sığındım, şaşırtmıyor." Diye mırıldandım kendi kendime. Kayalıkların üstüne çıkıp oturdum. Kafamı dinlemek bana iyi gelmeyecek gibiydi. Yine de tek başıma kalsam daha iyi olacaktı. Sinirim azalana kadar. Sert dalgalar kayalıklara çarpışını izliyordum. Derin bir nefes verdim.

Telefon çalmaya başladığında cebimden çıkardım. Melodi arıyordu. Birkaç çalmanın ardından kapattı. Kapatmasının birkaç saniye sonrasında bir mesaj düştü telefona.

Çiçeğimm: Almira seni soruyor. Uyumadan önce seninle konuşmak istediğini söyledi.

Bildirimlerden okuduğum mesajla derin bir nefes verdim. Kayalıklardan doğruldum. Hava gittikçe kararmıştı, hızlı adımlarla kayalıklardan atlarken boşa bastım. Kayalığa düşerken hissettiğim acıyla sertçe gözlerimi yumdum. Yavaşça gözlerimi araladığımda kolumu çizdiğimi fark ettim. Karanlıktan olsa gerek kolumda hiçbir şey hasar göremiyordum.

Olduğum yerden yavaşça doğruldum. Koluma dikkat ederek kayalıktan çıktım. Arabaya doğru yavaşça ilerledim. Sokak lambası koluma vurduğunda sızlayan kolumu inceledim. Boydan boya kesilmişti. Eve gidince kolonya basarız.

Hızlıca arabaya yerleştim. Kapıyı kapattıktan sonra hızlıca arabayı çalıştırdım. Eve doğru ilerlerken radyoyu açtım. Kalp Hanım, sevdiğin şarkı.
Biliyorum.

-💬-
2 yıl sonra...

"Beyefendi bu model mi?" Kızıl saçlı kadın dolapları karıştırırken başımı onaylar şekide salladım. Çizik olan kolumu açtım. Koltuğa yerleşip kadının gelmesi için beklemeye başlamiştim. Elindeki siyah mürekkeple yaklaştı. Elindeki çıkartmaya benzeyen yağlı kağıtla bana yaklaştı. Dövme yaptırıyordum. Kolumdaki boydan boya olan kesiğin üstünü çiçek dövmesiyle kapatıyordum. Yaran Ela'nın kolundakine çok benziyor. Bunu bildiğimi biliyorsun. Yaralarını çiçeklerle mi kapatmaya çalışıyorsun? Aynı Ela'nın ölümünde Melodi'ye sığınman gibi mi? Kapa çeneni iç ses, ciddiyim.

İğnenin derimin içine girdiğini hissedebiliyordum. O kadar acıtmıyordu. Göz ucuyla dövmeye bakıyordum. Harika olacaktı, buna eminim.

Telefonuma mesajlar gelmeye başladığında mesajların Melodi'den geldiğine emindim. Masadaki telefonumu öbür elimle aldım ve mesajları okumaya başladım. Almira'yı bahane ederek bana yalvarıyordu. Gelmemi istiyordu. Kocasından gizli yazdığına eminiz, değil mi? Emindim.

Melodi'den boşanmıştım. Yeni evime yerleşmiş, tüm odağımıysa işime vermiştim. Şirketin üstüne düşmüştüm. Bu fırsatta da arada Almira'yı unutmamış, hâlâ kızım olarak ona harika bir baba figürü olma çabalarımla ilerliyordum.

Ve arada Ela'nın yanına gidiyordum. Bu yüzsüzce, biliyorum. Ancak Melodi'den boşanma sırasında rüyalarımdan çıkmıyordu. Rüyalarımda beni asla affetmeyeceğini söylese de yapamıyordum. Yanına gidiyordum. Belki de tek ihtiyacın Ela'ydı Kaya? Ve sen yaranı örtmek için Melodi'yi yara bandı olarak kullandın.

Telefonu kapatıp masaya geri bıraktım. Almira'yla haftada bir kez buluşuyorduk. Pazar günleri dışında yüz yüze gelmiyorduk. Melodi bunu ne kadar iyi bilse de deniyordu şansını. Almira'yı, bana ulaşmak için kullanıyordu. Acınasıydı. Hem de çok.

"Beyefendi işiniz bitti. Kalkabilirsiniz. Ödeme kasada yapabilirsiniz." Olduğum yerden yavaşça doğruldum. Bakışlarımı koluma çevirdim. Harika gözüküyordu. Teşekkür ettikten sonra hızlıca ödemeyi yapıp ayrıldım.

Arabaya doğru ilerledim ve hızlıca arabayı çalıştırdım. Direksiyonu çevirip yolumu mezarlığa çevirdim. Ela'yı görmeye gidecektim. Son yanına gidişim olacaktı. Neyden bahsediyorsun Kaya?

Mezarlığa yaklaştığımda arabayı yolun kenarına park ettim. Arka koltuktan çiçek buketini aldım. Kapıyı kapatıp arabayı kilitledim. Yavaş adımlarla mezarlığa girdim. Ela'nın mezarına yaklaştım ve elimdeki çiçeği mezarın üstüne bıraktım.

"Bu yanına son gelişim Ela." Diye mırıldandım. Normalde mezarın yanına otururdum. Ancak bu sefer o kadar uzun kalmayacaktım. "Vay be." Diye mırıldandım. Cebimdeki yüzük kutusunu çıkardım. "Denize attığım için kızgın olduğunu biliyorum. Gitmeden önce sana bunu bırakmam daha doğru olur." Diye mırıldandım.

Şehirden ayrılacaktım. Hatta, ülkeden ayrılacaktım. Şirketin yurtdışı bölümünde devam edecektim. Uçak biletim hazırdı. Yarın buradan gidecektim.

"Yine de teşekkür ederim. Her şey için. Yakın zamanda görüşme dileğiyle." Derin bir nefes verdim. Yüzüme hafif bir gülümseme yerleşti dudaklarıma. Yavaşça mezarlıktan ayrılmak üzere ilerlemeye başladım. Mezarlığın demir kapısına ulaştığımda bakışlarımı son kez mezara çevirdim. Rüzgardan dolayı mezarlıktaki çiçeklerin yaprakları uçuşuyordu. Bu görsel şölenin ortasında Ela'nın mezarını değil, kanlı canlı olarak ayakta onu görmek isterdim. İstemsiz oluşan gülümsemeyle önüme döndüm ve yavaş adımlarla mezarlıktan uzaklaştım.

Gmail Hatası|TextingWhere stories live. Discover now