3.9

2K 79 4
                                    

Gözlerimi hastanenin loş ışığının yüzüme vurmasıyla araladım. Kafamı ağır ağır hastane odasında gezdirdim. Kaya koltukta sızmış uyuyordu. Neler olduğunu hatırlamaya çalışıyordum.

"Çiçeğim, bir şey yok tamam mı? İyi olacaksın."

"Acil kan gerekiyor."

Gözlerimi sertçe yumdum ve hastanede hatırladıklarımda unutmaya çalıştım. Kafamı dinleyemeyecektim. Olduğum yerden yavaşça doğruldum. Hastane yatağından kalktım. Serumu zorlamayarak Kaya'ya yaklaştım ve ellerimi karışmış saçlarına attım. Küçük küçük okşarken gözlerini yavaşça aralandığını fark ettim. Bakışlarını bana çevirdi. Uyku sersemliğiyle birkaç dakika anlamayarak baktı. Ardından hızlıca doğruldu.

"Çiçeğim, iyi misin?" Dedi ve endişeyle olduğu yerden doğruldu. Gülümsedim ve başımı onaylar şekilde salladım. İnanmamış bir şekilde beni incelediğinde elimi dağınık saçlarına götürdüm. Düzeltirken yanağıma küçük bir öpücük kondurdu.

"Yüzün kötü görünüyor. Hemşireler bir şey yaptı mı?" Dediğimde başını onaylamaz şekilde salladı. Kanamış kaşı oldukça kötü gözüküyordu. Şişmiş yanağı ve göz altı morlukları onu berbat gösteriyordu. "Hemşirelerin yanına gitmelisin."

"Öpsen geçer aslında." Keyifle çıkan sesine gülümseyerek karşılık verdim. Kanamış kaşına, şişmiş yanağına, morarmış gözlerine küçük öpücükler kondurdum. Kollarını belime sardı ve sıkıca çekip sarıldı.

"Şinanay da yavrum şina şinanay, şinanay da yavrum şina şinanay!" Emre'nin keyifli sesi hastane koridorlarında yankılanmaya başladığında Kaya bıkkınlıkla nefesini verdi. Emre'nin sesi git gide bize yaklaşıyordu. Kapıyı yavaşça açtığında bizi gördü. Gülümsedi ve içeri girdi. "Uyuyorsunuzdur diye sessizce gireyim dedim. Hadi size poğaça getirdim."

"Aşırı sessiz geldin be Emre. Ajan olarak bizim şirkette işe başla." Kaya'nın alaylı sesiyle küçük bir kahkaha attım. Emre sahte bir göz devirmeyle yanıma geldi ve elindeki poğaçaları uzattı.

"Al canım kardeşim benim, 12 saattir hiçbir şey yemiyorsun. Dur bakayım ben sana." Dedi Emre ve geriye çekilip beni inceledi. Memnuniyetle aklındaki şeyi onayladı. "Kız, sen zayıflamışsın!"

"Şaka!" Dedim şaşkınlıkla ve kendimi incelemeye başladım. Kaya ciddiliğimi sorgular bir şekilde beni inceliyordu. Bakışlarımız kesiştiğinde anlamayarak ona baktım. "Ne? Zayıflamamış mıyım?"

"Bilmem ben hiç ona bakmadım. Gözlerin ilgi alanım." Dediğinde Emre çakma bir iğrenme bakışı attı ve kusma taklidi yaptı.

"Romantik dememi mi bekliyorsun? Öğhh!" Dedi yapmacık bir şekilde ve Kaya'yı yavaşça itip aramıza oturdu. Kaya gözlerini kısarak Emre'ye bakıyordu. Emre bana döndü ve kolunu belime attı. Yanağıma sulu bir öpücük bıraktığında gülümsedim. "Ay sen uyurken bir dedikodular duydum, aklın şaşar."

"Salya sümük omzumda ağlayıp durmak dışında bir şey de mi yaptın?" Diyen Kaya'nın kınar bakışları Emre'nin üzerindeydi. Emre yapmacık bir göz devirmenin ardından kafasını bana çevirdi.

"Bula bula bu dağ ayısını mı buldun?" Emre söylenir bir şekilde fısıldadığında küçük bir kahkaha attım. "Neyse, Melis de birazdan gelecekmiş."

"Tamam da çıkış işlemlerin ne zaman olacak?" Dediğimde Kaya eliyle kendisini gösterdi. O hallederdi. Gülümseyerek onu onayladıktan sonra hemşire odaya girdi. Kaya'yı işlemler için çağırdığında Kaya gözümün kenarına küçük bir öpücük kondurdu ve odadan ayrıldı.

Gmail Hatası|TextingWhere stories live. Discover now