1.6

5.2K 238 11
                                    

FOTOĞRAF: Ela'nın giydiği kıyafet

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.

FOTOĞRAF: Ela'nın giydiği kıyafet.

Pembe dudak parlatıcısısını dudağımda gezdirdim. Harika olmuştum. Tehlikeli bir yemek için fazla özenmişsin. Aman mutlu olmayalım biz zaten.

Masadan telefonumu aldım ve saate baktım. Daha 1 saat vardı. Heyecanla evde dolaşmaya başladım. Telefonuma gelen aramayı görmemle heyecanla telefonu açtım. Annemdi. Sıçtın kızım sen.

"Annecimm! Nasılsın?" Dedim heyecanla. Rüzgar sesinden anlatmalıydım ki babamla balkondaydı. İkisi dışarıda oturmuş, büyük ihtimalle de çay içiyorlardı. "Ay çay mı içiyorsunuz yoksa, bak canım çekti!"

"Kızım bilmez misin sen bizi? Her akşam balkonda çay içeriz. Ayrıca iyiyiz iyiyiz merak etme sen." Dediğinde gülümsedim. Bu gün gelmeyeceklerdi sanırım. "Kızım senin işlerin yoğunmuş, 3 gün sonra geleceğiz biz."

"Çok iyi ettiniz ya, ben de bir koşuşturmanın içerisindeyim." Dedim, rahatlamam elle tutulur cinstendi. Kapı zilinin çalmasıyla derin bir nefes verdim. "Annem kapı çalıyor. Ona bakayım ben, nasıl olduğunuzu sormak için aramıştım sadece."

"Peki kızım, 3 gün sonra senle güzel bir sohbet ederiz. Görüşürüz, babanın selamı var." Dediğinde kapıya yöneldim, delikten baktığımda lacivert takımıyla Kaya kapının karşısındaydı. Kapıyı açtığımda elindeki pembe gülleri bana uzattı. Elimle telefonu gösterdiğimde ağzına fermuar çekti.

"Tamam annecim, öpüyorum babamı da. Gelmeni dört gözle bekliyorum." Dedim cıvıl cıvıl sesimle, ardından vedalaşıp telefonu kapattım ve çantama attım. Kaya ise koltukta oturmuş beni izliyordu. Yüzündeki o gülümsemesiyle gözleri parlıyordu. "Özür dilerim karşılayamadım seni."

"Sorun değil, çok güzel olmuşsun." Dedi ve bana doğru yaklaştı. Göz temasını kurmak adına başımı kaldırdığımda alnıma küçük bir öpücük kondurdu. Yüzüm yanmaya başlarken ellerimi boynunda birleştirdim. Yüzümü ellerinin arasına aldı. Yüzüme yaklaştığında gözlerimi kapattım. LAN ÖPÜYOR BU SENİ! Dudağıma küçük bir öpücük kondurduğunda gözlerim şaşkınlıkla açıldı.

"Canımın içi, benim adım ne?" Dedim acı bir gülümsemeyle. Cevaptan korkuyordum. Uzun bir sessizlikten sonra gülümsedi.

"Ela'm." Dedi alçak bir ses tonuyla. "Seni öptüm, çiçeğim." Dediğinde yüzüm yanmaya başlamıştı. KIZZ BU SENİ Mİ ÖPTÜÜÜ!

"Ben, bu kızgın olduğun zamanlarda..." Kendini anlatmakta zorlanıyordu. Yine de sabırla cümlesinin bitirmesini bekliyordum. "Cidden beni kendine çok bağladın kızım. Yokluğunda seni arıyorum. Özlüyorum." Dediğinde yüzümde oluşan aptal gülümsemeyle yanağına bir öpücük kondurdum.

"Seni seviyorum." Dedim gülümseyerek, parlayan gözleri yüzümde gezindi, kafasını boyun girintime gömdü, büyük ve yapılı bedenin kalkan gibiydi. Yine iyisin be Ela, yine iyisin...

-💬-

"Lütfen yanımdan ayrılma. Oradakilere güvenmiyorum. Rahatsız edecek bir şey olduğunda belirt." Arabadan çıkmıştık, beraber restorana doğru ilerlerken beni tembihliyordu. Başımı onaylar şekilde salladım. Birden durmasıyla ben de durdum, gelip sıkıca sarıldığında gülümsedim. Kafamı göğsüne yasladım.

"Bir şey olmayacak. Yemeğimizi yiyip gideceğiz." Dediğimde geri çekildi ve önüme düşen birkaç tutam saçı geriye doğru attı. Elini bana uzattığımda, gülümseyerek elini tuttum ve topuklularımla onun hızına yetişmeye çalışarak ilerledim. İçeriye girdiğimizde Alp Yılmaz'ın olduğu masayı gözümle aramaya başlamıştım. Alp Yılmaz ile göz göze geldiğimde, sinsi gülüşünü ortaya çıkardı. Bu yemek zor olacaktı.

Gmail Hatası|TextingDonde viven las historias. Descúbrelo ahora