3.8

1.9K 78 0
                                    

"Eğil!" Kaya'nın bağırmasıyla birlikte hızlıca çiçeklerin arasına eğildim. Silah sesleri zihnimi dolduruyordu. Küçüklüğümden beri nefret ettiğim o katliam makinesinin sesini her gün duyuyordum. Yorucuydu.

"Nerede o küçük ucube?" Kalın bir erkek sesi yakınlarımda duyulduğunda korkuyla gözlerimi yumdum. Adım sesleri bana doğru yaklaştığında gözlerimi yavaşça açtım. Susup kalamazdım.

"Alp, seni öldürürüm." Kaya tiksinircesine bağırmıştü. Alp dediği adam kahkaha attı. "Kollarımı tutan adamların olmasa, seni mahvedeceğimi biliyorsun!"

"Herkes aynı şartlarda olamaz değil mi Kaya!" Alp sinirle bağırdığında olduğum yerde zıpladım. Hareket etmemle çıkan çimen sesiyle, sessizlik oluştu. "Burada kimler varmış?"

"Alp Yılmaz, bunu yaparsan.. " Fısıldar bir şekilde çıkan sesi tehditkardı. Silah tetiğinin sesi duyulduğunda büyük bir sessizlik oluştu. Hızlıca topuklu ayakkabılarımı çıkardım. Sivri ucunu vurabilmek adına sertçe kavradım. Göz ucuyla yukarıya baktığımda Alp Yılmaz denilen adamın bana çok yakın olduğunu fark etmiştim. Silah elinde, gözleri etrafta beni arıyordu. Sürünerek ilerlerken oldukça ses çıkarıyordum fakat nerede olduğumu bilemediği için sadece duymakla kalıyordu. Gözü hâlâ önündeyken hızlıca ayağa kalktım ve topuğu karnının boşluğuna geçirdim. Ani hareketimi beklemediği belli olacak şekilde elini karnına koyduğunda hızlıca yere doğru adamı yatırdım. Silahı hızlıca bana çevirdiğinde koluna vurarak silahı yana düşürdüm.

"Allah kahretsin." Alp Yılmaz sinirle fısıldadığında keyifle gülümsedim. Hiçbir şey yapamazdı. Hızlıca silahı almak için ondan ayrıldım, omzumda hissettiğim derin acıyla dişlerimi sıktım. Bakışlarımı omzuma çevirdiğimde kanın aktığını fark ettim. Kafamı kurşunun geldiği  -Kaya'nın olduğu- yere döndüm. Adamlarından birisi atmıştı. Unursamadan silahı elime aldım ve hızlıca Alp Yılmaz'a çevirdim. Ellerini havaya kaldırdığında memnuniyetle gülümsedim.

"Ela, bırak o silahı!" Kaya'nın sesi kulaklarıma dolduğunda başımı onaylamaz şekilde salladım. Alp Yılmaz keyifle gülümsedi. Onu vuramayacağını biliyormuş gibi...

"Hayır." Elimdeki silahı daha sert tuttum. Omzum sızlamaya devam ediyordu. Alp Yılmaz hızlıca bana doğru yaklaştığında gözlerimi kapattım ve silahı ateşledim. Birkaç saniyelik sessizlikten sonra gözlerimi açtığımda Alp Yılmaz'ı elinden vurduğumu fark etmiştim. Sinirle güldü ve hızlı adımlarla bana yaklaştı. Yumruk yaptığı elini sertçe kanayan omzuma geçirdiğinde silahı elimden düşürdüm ve titreyerek elimi omzuma götürdüm.

"Zekiceydi, bir aptala göre iyi iş." Dedi Alp Yılmaz keyifle ve silahı aldı. Silahı arkamdaki bir noktaya çevirdi. Yüzü gözü dağılmış Kaya tam olarak karşımdaydı. Görüşüm bulanıklaşmaya başladığında başımı omzuma çevirdim. Beyaz elbisem boydan kan olmuştu. Kan kaybından bayılacaktım. Kafamı tekrardan öne çevirdiğimde Alp Yılmaz alaylı bir şekilde gülerek bana yaklaştı.

"Kaya'yı öldürebilecek kadar cesaretli ve becerikli olduğunu düşünmüyorum." Dedim keyifli bir şekilde, kaşlarını çattı. Birkaç adım daha bana yaklaştı ve acıyan omzuma bastırdı. Acıyla gözlerimi sıktım.

"Öyle mi? Kan kaybından ölebilecek bir kişi için çok konuşuyorsun." Dediğinde küçük bir kahkaha attım. Kaya'nın arkadaki tehditleri duyuluyordu fakat artık bütün sesler bulanık geliyordu. Omzumdan uygulanan ufacık kuvvetle geriye doğru afalladım. Silah sesi kulaklarıma dolduğumda vurulan Kaya değil, Alp Yılmaz'dı.

"Ela!" Kaya'nın sesi git gide yaklaşırken arkaya doğru afallayarak çiçeklerin üstüne düştüm. Açık tutmakta zorlandığım gözlerimi kapattım. Bilinç altım benden uzaklaşırken tek hissettiğim şey Kaya'nın beni kavrayan kollarıydı.

Gmail Hatası|TextingDonde viven las historias. Descúbrelo ahora