Bölüm Dokuz | Yalnız Prenses

575 75 173
                                    

''Uno!''

Emre'nin galibiyet bağırışı ile İrem'le aynı anda elimizde kalan son kartları bıraktık.

''Niye hep ben kaybediyorum?'' dedi İrem gerçek bir isyanla.

''Hala nasıl oynayacağını öğrenemedin de o yüzden.'' dedi Emre.

İkisi de benim sessiz kalışımı fark edip yüzlerini bana çevirdikleri an dışarıdan gelen araba sesiyle kafamı kaldırdım. Salon ortasındaki masada hızla ayağa kalktım.

''Annenler mi döndü?''

İrem soruyu sorarken bir anda ayaklanmıştı. Büyük pencereden dışarıya bakarken arabanın garajın önünde durduğunu annem ile babamın arabadan indiğini ama şoförün kaldığını gördüm.

''Evet.'' dedim usulca.

İrem hızlı adımlarla salondan çıkmaya hazırlanırken, ''Gidip akşam yemeği için hazırlanayım.'' dedi ve duraksayıp bize baktı. ''Kurduğum cümleye bakar mısınız? Kendimi Nihal Ziyagil gibi hissettim.''

Tamamen doğal bir gülüş çıktı dudaklarım arasından ve dönüp ona baktım. Emre de oturduğu yerden bize katılırken, ''Sana bir Behlül bulalım.'' dedi.

İrem işaret parmağını havaya kaldırdı ve salladı. ''Behlüllerden uzak durmayı öğreneli çok oldu.''

Salondan çıkıp giderken hala gülmeye devam ediyorduk ta ki Emre ile baş başa kaldığımızı fark edene dek. Gülüşüm yavaşça solarken yeniden pencereye döndüm. Emre'nin yerinden kalkışını gördüğüm halde görmezden gelerek dışarıya bakmayı sürdürdüm. Gelip yanımda durduğunda bile ona bakmamaya özen gösteriyordum. Usulca koluma çarptı ve dikkatimi çekmeye çalıştı.

''Konuşmuyor muyuz?''

''Konuşuyoruz.'' dedim.

''Bakmıyorsun?''

Yavaşça yüzümü döndüm ve kahverengi gözlerine baktım.

''Bundan bahsetmiyorum.'' dedi hiç düşünmeden.

Beklemediğim bir hareketle beni kollarımdan tuttu ve kendisine doğru çevirdi. ''Ahsen, seninle aramın kötü olmasından nefret ediyorum.'' dedi gözlerime bakarak.

''Aramızı kötü yapan kişi ben değilim.'' dedim. ''Neden tavır aldığını anlamadım bile.''

Duraksadı ve rahatsız bir tavırla devam etti. ''Çünkü sinirlendim.''

Kaşlarım hafifçe çatıldı. ''Neden?''

''Çünkü rahatsız oldum işte. Ne bileyim gece birlikte çıktınız, bir şeyler konuşuyordunuz, ben gelince yüzünüz değişti. Rahatsız oldum, dürüst olacağın kıskandım .''

Onun için birkaç kelimeyi bir araya getirmek ne kadar da zor olmuştu. Doğru kelimeleri seçmeye, bir yandan gururunu korumaya ama bir yandan da bana kendini ifade etmeye çalışıyordu.

''Kıskandın?''

Ellerini yavaşça kollarımdan aşağı indirdi ve bana doğru bir adım attı. Tüm gün rahatsız edici derecede sessiz kalıp tam da onların döndüğü zaman yapmaya çalıştığı bu konuşma beni oldukça tedirgin ederken yüzüne bakmaya devam ettim.

''Evet çünkü başka birinin daha seninle ilgilenmesini istemiyorum.''

Elini kaldırdı ve kısa buklelerimden birini parmağına doladı. Saçımla oynarken sesi gittikçe kısıldı, bakışları derinleşti.

''Hala fark etmediğini söyleme.'' dedi.

''Fark ettim.'' dedim. ''Fark ettim fark etmesine ama neden ben seninle ilgilenmeyi bırakınca başladığını anlamadım.''

Fırtınalı Gecede (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin