Bölüm On Yedi | Dalgalarda Doğmak

501 71 134
                                    

*Selam! Medya bölüme çok uygun oldu, okuyunca anlayacaksınız. 😂 Bu bölüm merak edilen pek çok şeyin açıklamasını yaptım ve biraz daha cadıların dünyasına girdik. Umarım beğenirsiniz. Şimdiden iyi okumalar! 💙

Telefondan yükselen alarmı sesiyle uyanmayalı epey zaman oluyordu.

Gözlerimi zar zor açtığımda sesin nereden geldiğini anlamam biraz uzun sürdü. Sarp'ın yerinden doğrulmasıyla kıpırdandım. Elini attı ve yatağın bir köşesine koyduğu telefonu aradı. Nihayet bulup ekrana baktığında alnımı öptü ve istemeye istemeye yatağa oturdu. Alarmın sesi nihayet sustuğunda sırt üstü yattım ve tavana baktım. Dün gece yaşanan her detay kendi başına bir film olabilecek potansiyele sahipti. Öyle ki sanki tek bir gece değil üç geceyi geride bırakmıştık.

''Saat kaç?'' diye sordum.

''Yedi buçuk.''

''Neden yedi buçukta kalkıyoruz? Hem de birkaç saat önce uyumuşken.''

Sarp buruk bir gülümseme ile bana döndü. ''Gitmem gereken bir iş olduğu için, yani daha doğrusu, dün geceye kadar öyle bir iş vardı. Şu an var mı emin değilim.''

Telefonunun ekrana uzun uzun bakarken bir kez daha kusacakmış gibi berbat hissettim. Annemin sözleri zihnimin içinde süzülüp yeniden bana ulaştı.

Sevgili Sarp'ımız, sanırım seni de artık özgür bırakma zamanı geldi.

Bir anda yattığım yerden kalktım ve kolunu tuttum. ''Sarp.'' dedim acı çekercesine.

''Biliyorum.'' dedi direkt. ''Ne diyeceğini biliyorum, sıkıntı yok.''

''Nasıl sıkıntı olmaz?''

Tamamen bana döndü ve ellerimi tutup dudaklarına götürdü.

''Evden gitmem seni bırakacağım anlamına gelmiyor.'' dedi kısık bir sesle.

''Biliyorum ama... Sana verdiğim sözü hatırlıyor musun? Birlikte gideceğiz.''

''Peki benim sana dediğimi hatırlıyor musun?'' dedi kaşlarını kaldırarak bilmiş bir tavırla. ''Annen buna asla izin vermeyecek.''

''Ama-''

''Yeni bir şey düşüneceğiz, bebeğim. Birlikte gitmemize izin vermeyecekler ama seni bu evden çıkarmak için her şeyi yapacağım.''

Kafamı salladım. Bana doğru yaklaştı ve birbirine girmiş saçlarımı öptü.

''Ben giyinip aşağı ineyim. Her şeye rağmen babana çok şey borçluyum, onu yarı yolda bırakamam. Bana ihtiyacı olup olmadığını soracağım.''

''Babam senin gitmeni istemiyor.'' dedim. ''Fark ettin mi?''

O da kafasını salladı. İçten içe ikimiz de biliyorduk. Babam, yalnızca annemin gölgesinde kalmış bir adamdı. Annem ne derse o olurdu.

Kapıdan çıkmak için ayağa kalkarken, ''Ben indikten birkaç dakika sonra çık ve hemen odana git.'' dedi.

''Tamam tamam.''

Kapıdan çıkarken yıllardır söylemediği, içten içe her zaman bildiğim ama ondan duymadan geçirdiğim onca zamandan sonra kalbimi tıpkı duyduğum ilk günkü gibi harekete geçirecek o sözü söyledi.

''Akşam görüşürüz, seni seviyorum.''

Dudakları arasından bir anda çıkıp giden o cümleyle birbirimize baktık. Hissettiğim çarpıntı yüzümdeki her bir noktaya yansırken gülümsedim. Gözümün önünde, göle gittiğimiz bir yaz günü belirirken on altı yaşımdaki halimle yüzleştim.

Fırtınalı Gecede (Tamamlandı) Where stories live. Discover now