Bölüm On İki | Suyun Dibinde

515 68 126
                                    

''Ahsen! Hadi be artık.''

Gözlerimi öyle hızlı açtım ki hissettiğim batmayla birlikte hemen geri kapattım ve yüzümü buruşturdum. İrem, tam tepemde hazır ve nazırdı.

''Ne oluyor?''

''Saat on bir oldu.'' dedi. ''Sen dokuzda kalıp güne başlayan, çiçek sulayan, bitki çayını içen bir tipsin hiç yakışmaz.''

Artık ikimize ait olan yatakta doğruldum ve birbirine girmiş saçlarımı elimle düzeltmeye çalıştım.

''O kadar oldu mu?''

''Oldu tabii. Kendimi misafirlikte erken uyanıp ev sahibinin uyanmasını bekleyen o kişi gibi hissettim sayende. Sabahtan beri TikTok izliyorum.''

Gözlerim kocaman açılarak ona döndüm. İşaret parmağını havaya kaldırdı.

''Sakın yargılayayım deme, bunu herkes yapıyor.''

''Ben yapmıyorum.''

''O senin sorunun.''

Gözlerimi ovuştururken, ''Tamam, içimden yargılarım bende.'' dedim.

''Olur, ben duymayayım.''

Yataktan kalktığında çoktan giyinmiş olduğunu gördüm.

''Emre yürüyüşe çıktı sanırım, gelir birazdan.''

Pencereden dışarıya bakarken, ''Bu da form tutmaya başladı geldik geleli, hayır ne oluyorsa?'' diyerek konuşmaya devam etti.

''Hiç bilmiyorum.'' dedim ilgisizce. Dün geceden gözümün önünde canlanan birkaç sahneyle kendi kendime tebessüm ederken İrem'e yakalandım.

''Sen niye eski Türk filmlerindeki gibisin?''

''O ne demek canım?''

''Ayşecik olurdu ya hani yanakları al al.''

Kendimden bile beklemediğim şekilde yüksek sesli bir kahkaha patlattım. Beni güldürmesinden aldığı zevki izlerken konuşmaya devam ettim.

''Sen var ya iyi ki varsın.'' dedim.

''Ya... Sus.''

Yanıma küçük bir çocuk gibi koşarak gelip yanağımdan öperken biraz daha güldüm.

''Ama bu Ayşecik olma sebebini anlatmayacağın anlamına gelmez.'' dedi. ''Bir şeyler olduğunun farkındayım. İstediğin zaman dinlerim.''

Sessiz kaldım ve iç çektim. ''Hadi giyineyim de kahvaltıya gidelim.''

#

Salona girdiğimiz gibi şaşkınlıkla kalakaldım. İşe gittiğini düşündüğüm annem, babam ve Sarp masanın başında ayaktaydılar. Emre ise çoktan gelmiş ve yerini almıştım. Yüzümde aptal bir gülümsemeyle, ''N-Ne oluyor?'' dedim.

Annem ellerini iki yana açıp masayı gösterdi. ''Doğum günün kutlu olsun!''

Şaşkınca gözlerimi kırpıştırıp yanımda sinsi sinsi bekleyen İrem'e baktım. Her şeyden haberdar olan arkadaşım koluma girdi.

''T-teşekkür ederim.'' dedim hayretle. Dün gece duyduğum konuşmanın üzerine böyle bir detay hafızamdan silinip gitmişti.

''Hadi gel bakalım, doğum günü kahvaltısı için işe bile gitmedik.'' dedi babam içten içe bunun sorumluluğundan kaçamayacağını hissettirerek.

Masaya doğru yavaş adımlarla giderken masa meyvelerden, kızarmış ekmeklere, omletlerden birkaç çeşit içeceği kadar normalden daha dolu ve özenle hazırlanmıştı.

Fırtınalı Gecede (Tamamlandı) Where stories live. Discover now