Bölüm Otuz Altı | Aydınlıkta Kalan Tek Kişi

406 58 18
                                    

*Müziğini koyduğum diziyi kesin duymuşsunuzdur ben çookk severim. 🖤 Müziği ayrı bir havaya sokuyor mutlaka onunla okuyun. 🙃 Şimdiden iyi okumalar!

Asiye Hanım'ın kafamın içinden çıkmayan sesi duymayı istediğim son şey bile değildi fakat beynim böyle işlemiyordu.

Duygu patlamaların, fiziksel olarak girdiğin tüm o acılar...

Çok yazık, kimseye böyle bağlanmamalısın.

Ondan usulca uzaklaştım ve yüzünü kavrayıp kaldırdım. Göz göze geldiğimiz anda bakışları yüksek bir özlemle tüm yüzümde gezindikten sonra dudaklarıma kaydı. Tamamen içgüdüsel davranacağını hissediyordum. Saniye geçmeden beni kendine daha da çekti ve aramızdaki mesafeyi kapattı. Bir eliyle belimi sıkıca kavrarken aynı anda birden fazla hissettiğim duyguyla baş etmeye çalışmak oldukça zordu. Her şeye rağmen yalnız gittiği için hala ona öfkeli miydim? Evet. Yaşadıklarının acısını bile tahmin edememenin verdiği karmaşıklık ile hala onun için bir yandan üzülüyor bir yandan onunla beraber acı çekiyor muydum? Kesinlikle. Onsuz yaşayabilecek miydim? Asla.

Dudaklarını bir anlığına yavaşça çektiğinde birkaç saniye duraksadı ve tenimden yükselen kokuyu almaya çalıştı. Dudaklarını önce yanağıma ardından çeneme götürürken usulca boynuma eğildi.

''Bazen hayatın bizim birlikte olmamızı istemediğini düşünüyorum.'' dedi trajik bir sesle. Birkaç saniye duraksadıktan sonra ''Bir kez daha deneyebilir miyiz ki?'' diye fısıldadı. ''Her şeye rağmen...''

Dudakları arasından çıkan sıcak nefesinin tenimde dolanmasına fırsat verecek kadar bir süre bekledim.

''Sanırım biz de her şeye rağmen yeniden ve yeniden denemekten pes etmeyeceğiz.'' dedim usulca.

Kollarımı boynuna dolamaya hazırlandığım an tüylerimi diken diken eden hayvansı bir sesin yükselmesiyle yerimden sıçradım.

Sarp hızla kafasını kaldırdı ve karanlık mutfakta bir şeyler görmeyi beklercesine etrafına bakındı.

''Bu ne?'' dedim panikle. ''Ormandan mı geliyor?''

Bir hayvana ait olmaktan başka çaresi olmayan bu sesin her an yeniden duyulması korkusuyla Sarp'ın hırkasını tuttum. Sarp kaşık çatlarla etrafına bakarken beni tuttu ve dizinden kalkmam için bir hamle yaparken ''Bekle.'' dedi.

Ayağa kalkıp onun da kalkmasını ve mutfak penceresine doğru uzaklaşmasını seyrettim. Elbette gri bulutlar evin üzerindeki tüm gökyüzünü sarmış ve yağmur damlaları benim yüzümden gökyüzünden düşmeye başlamıştı. Sarp, pencereden dışarıya bakarken gözlerini kıstı.

''Hayvan olabi-''

Ses bir kez daha yükseldi.

Yabani bir hayvanın bağırışına oldukça benzer fakat çok daha ürkütücüydü. Elim hızla mutfağın ışıklarına gitti ve içeriye biraz olsun ışık girmesini sağladım.

Sarp, pencereden uzaklaşırken ''Dünde böyle oldu.'' dedi.

Biraz olsun normal bir konuşmaya girmiş olmanın verdiği -bu durumda tuhaf gelecek-rahatlama hissiyle ona kulak verdim.

''Nasıl oldu?''

''Eve dönerken ormandan böyle sesler duydum.'' derken bana döndü. ''Eve yaklaştığımda da...''

Bir anlık yaşadığı duraksama dün gece döndüğü halini anımsamam için küçük bir mola oldu. Telaş içindeydi, nefes nefese kalmıştı ve yorgundu.

''Ne gördün?'' diye sordum ve aşağı inecekken beni durduğu anı hatırladım.

''Kapıda birisi duruyordu.'' dedi bir anda ve donup kalmama neden oldu. Kaşlarını çattı ve zihnini zorladı. ''Kadına benziyordu ama emin olamıyorum. Hatta arabayı garaja getirmek yerine arazinin girişine bıraktım. Bir süre bekledim.''

Fırtınalı Gecede (Tamamlandı) Where stories live. Discover now