Bölüm Kırk Üç | Son Yargı

372 48 2
                                    

*Selam, nasılsınız? 💜 Bu müzik listesi olmasa ben yazamayacaktım herhalde... 😅 Arka plan olarak kitabın havasına o kadar uyuyor ki bende belki okurken bakarsınız diye mutlaka ekliyorum. Herkese yavaş yavaş bir son yazmaya çalışıyorum ki hiçbir karakter havada kalmasın. Diğer bölümde de güzel şeyler yaşanabilir beklemede kalın 🙃 Şimdiden hepinize iyi okumalar! Oy verip yorum yaparsanız çok sevinirim. Haftaya görüşmek üzere. 😚

Başıma bana emanet edilen tacı geçirmeden hemen önce yüzük parmağımda bilgelikle akan su damlalarının bıraktığı deniz kabuğu yüzüğüne son bir kez baktım. Boy aynasından üzerimdeki kıyafeti düzeltip göğsümü titretip başımı döndürecek kadar derin bir nefes alıp verdim. Kapının birkaç defa tıklatıldığını duyana dek çıkmaya hazır olduğumu düşünüyordum.

''Gelebilirsin.''

Kapı aralandı ve önce loş ışığın altındaki sarı saçlar, ardından Emre gözüktü.

''Müsait miydin?''

''Evet.'' derken o an itibari ile söylediğime pişman olmuştum.

İçeriye adım attı ve kapıyı arkasından kapattı.

''Biraz vaktin varsa konuşmak istiyorum.'' derken yatağımın ucuna doğru izin dahi almadan usulca oturdu. Ben ise ayakta kalmayı tercih ettim.

''Seni yakalamak çok zor.'' dedi kinayeyle ve tek kaşını havaya kaldırdı. ''Birinin peşinden bu kadar koşmaya alışık değilim.''

Yüzümü buruşturup kaşlarımı çatarken ''Bu ne demek şimdi?'' diye sordum. ''Ben hiçbir zaman böyle bir şey yapman için imada bulunmadım. Devam edip etmemek senin elindeydi.''

İki elini havaya kaldırdı. ''Ne kadar yüksek girdin? Sakin.'' dedi. ''Bir şey demedik, tamam.''

''Kusura bakma ama tüm olanlardan sonra havadan nem kapıyorum. Biraz daha laflarını seçerek konuş lütfen.''

Bir kez daha aynaya döndüm ve üzerimi kontrol ettim. Son derece gergin ve paniktim bu da muhtemelen kilometrelerce öteden belli oluyordu.

''Öyle olsun, tamam.'' derken ellerini önünde birleştirdi ve nefes alıp verdi. ''Mahkemeden sonra ne yapacağını merak ediyorum. Onu konuşmak için geldim.''

''Gideceğim.'' dedim omuz silkerken. ''Başka ne yapacağım?''

Oturduğu yerden kalkması ile yüzümü ona çevirmem bir oldu. Ağır adımlarla bana doğru yürümeye başladığında bundan sonraki adımlarını tahmin edecek kadar tanıyordum onu.

''Benim bir sona ihtiyacım var, Ahsen.'' dedi. ''Belirsizlikten hiç hoşlanmam.''

Tamamen ona döndüğümde önümde durdu, ellerini bu gece için giydiği kumaş pantolonunun cebine yerleştirdi.

''Belirsiz hiçbir şey yok, her şey bariz.'' derken tek kaşımı kaldırdım ve ona şüpheyle yaklaştım. Hala bir beklentisi olacak kadar kör ve sığ olmadığına inanmak istiyordum.

''Yani Sarp'la elinde avcunda hiçbir şey olmadan yaşamaya devam edeceksin, öyle mi?''

''Elimizde avucumuzda tam olarak ne olmasını bekliyorsun?'' diye sordum. ''Böyle bir ev mi yoksa henüz babamın ölümünden bihaber olan ve muhtemelen cadılarla hiçbir ilişiği kalmadığı için iflası yakın olan bir şirket mi?''

Kafasını salladı. ''Aşağı yukarı.''

''İkisi de sırtımıza ağırlıktan başka bir şey vermeyecek bu yüzden onları istemiyoruz.'' dedim. ''Bizi bu kadar düşünme, hayatta kalacak kadar aklı başında insanlarız.''

Fırtınalı Gecede (Tamamlandı) Where stories live. Discover now