Bölüm Yirmi | Işıkların Altındaki Çürük Kokusu

450 71 132
                                    

Seslerin kafamın içinde dönüp durmasından, beni bu denli etkilemesinden öylesine bezmiştim ki. Kafamda bir havlu ve bornozla ultra lüks banyoda ağlarken kendimi bulduğumda bunu çok daha iyi anlamıştım. Banyonun kapısı tıklatıldığında gözyaşlarımı elimin tersiyle sildim.

''Geliyorum.''

Son bir kez yüzümü yıkayıp aynada kendime baktıktan hemen sonra çıktım dışarı. Buharlaşıp uçmak üzere olan banyodan çok daha serin ve ferah odaya adım attığımda adeta nefes aldım. Annem, elinde naylon bir kıyafet kılıfıyla odamın ortasında duruyordu. Tam bana bir şey diyecekken yüzümü görüp duraksadı.

''Sen böyle sürekli ağlayacak mısın?''

Perdeleri yerinden ettirecek bir oflamayla yanına gidip elindeki kıyafeti çekip aldım.

''Sen böyle sürekli beni eleştirecek misin?'' derken duraksadım ve devam ettim. ''Tabii ki eleştireceksin, benimki de soru cidden.''

Elinden aldığım kıyafet bakarken bu tavrımdan hoşlanmadığını çok net belli edecek şekilde yüzünü astı fakat beni şaşırtarak hiçbir şey söylemedi.

''Bu ne?'' diye sordum.

Aynı tavırla o da benim elimden çekip alırken, ''Benim ilk Cadı Meclisinde giydiğim elbisem. Bu akşam giymen için getirdim, sen de bana tavır almazsan daha iyi olacak.'' dedi.

Kılıfından özenle çıkardığı elbiseye göz attım. Ona itiraf etmek istemesem de bu elbise çok güzeldi. Kollarından zarifçe sarkan tülleri, elbiseye özenle işlenmiş pastel renklerdeki taş ve çiçek motifleriyle bende onu üzerimden çıkarmama isteği oluşturuyordu. Elimi elbiseye götürürken yalnızca,

''Teşekkür ederim.'' dedim. Elbiseyi yatağımın üzerine dikkatle serdi.

''Şimdi güzelce hazırlan, saçların kabarmasın bir şeyler sür.''

Göz ucuyla bana baktı. ''Bu kadar kısa kestirmeseydin işte...''

''Saç modelime bile karışmasan, anne?''

''Ben senin için söylüyorum.'' dedi omuz silkerken. ''Neyse, kendin bilirsin. Hazırlan, sana bakmaya geleceğim.''

''İrem odasında mı?''

''Evet, o da hazırlanıyor.'' derken çoktan kapıya gitmişti. Kapıyı açıp çıkmadan hemen önce omzunun üzerinden bana baktı.

''Bu akşam zor geçebilir, kendini buna hazırla.'' dedi.

Üst kattaki konuşmadan bunu gayet net anlamış olsam da daha spesifik detaylara ihtiyacım vardı.

''Ne gibi?''

''Bilmiyorum ve bu daha da kötü.'' derken bir an duraksadı ve kapıyı arkasından kapatmadan önce zihnime yankılanıp duracak yeni bir cümle kazandırdı. ''Lütfen benim ve ailemizin yüzünü kızartacak bir şey yapma.''

#

''Annen alt kattaki balo salonunda gençlerin olacağını, hafif bir müzik ve içecek ikramı olacağını söyledi. İnanabiliyor musun?''

İrem'in sesi öyle heyecanlı ve taze geliyordu ki şevkini kırmamak adına gülümsemeye devam etmem gerekti. Aynadan kendime bir kez daha bakmadan hemen önce, ''Emre nerelerde?'' diye sordu. ''Geldiğimizden beri ortalıkta gözükmüyor.''

Ona döndüm ve kaşlarımı çatıp kafamı salladım.

''Hiç görmedim desem? Nerede gerçekten?''

Küçük çantasına attığı telefonu çıkartırken, ''En iyisi ben onu arayayım.'' dedi. ''Sabahtan beri bir derdi vardı zaten de sebebini anlayamadım.''

Fırtınalı Gecede (Tamamlandı) Where stories live. Discover now