Bölüm Kırk Dört | Hüzünlü Prensese Veda

406 45 3
                                    

*Bölüm ismini özellikle seçtim artık Ahsen'in ulaştığı karakter gelişimiyle o hüzünlü bir prenses sayılmaz. 🙃 Medyaya bir şarkı bıraktım. Bir sonraki bölüm muhtemelen final bölümümüz olacak ve daha ileriki bir tarihte geçen hoş bir anıyı okuyacağız böylece nereye geldiklerini görmüş olacağız. Haftaya son kez görüşelim mi? 🥹🥲 Hoşça kalın! ✨🫶🏼

Meclis evinin ön cephesinde yükselen ateş bana kötü bir anıdan başka bir şey hatırlatmasa da cadılar için bu bir kutlamaydı. Elimde Efsun Hanım tarafından teslim edilmiş urneyle beraber açık giriş kapısına doğru ağır adımlarla yürüdüm. Bunu nerede ve nasıl korumam gerektiği konusunda duyduğum endişeyle kendimi sıkı sıkı sarılırken buldum. Geniş kapıdan dışarıya, geceyi canlandıran cadıların seslerine adım attığımda Müjgan'ın kapıya uzanan merdiven basamaklarında buldum. Bacaklarını kendine doğru çekmiş, gözlerini alev etrafındaki cadılardan ayırmıyordu. Benim bakışlarım ise önce onlara ardından ateşe epey yakın bir yerde Efsun Hanım ile konuşan Sarp'a takıldı.

Yavaş adımlarla birkaç basamağı indim ve Müjgan'ın yanına usulca sokuldum.

Daldığı yerden kafasını çevirdi ve bana baktı. Bir elinin henüz çıkartılmadığı bilekliğinde olduğunu ve onunla oynadığını gördüm.

''Oturmamda sakınca var mıydı?''

''Hayır hayır.'' derken daha rahat oturabilmem için kenara kaydı. ''Bu kutlama senin için, biliyorsun değil mi?''

''Öyleymiş, evet.'' dedim. ''Her ne kadar bana hiç öyle gelmese de.''

Bakışlarını bana çevirmeden ''Tebrik ederim.'' dedi.

Sesi içi dolu bir kıskançlık barındırmasa da kırgın veya üzgün geliyordu. Tam olarak emin olmasam da bir başkasının hayalinin içine düşmüş olmalıydım.

''Teşekkür ederim.'' dedim.

Yüzünde hayranlıkla karışmış şaşkın bir ifadeyle kafasını salladı. ''Tarihe geçiyorsun resmen. Vay be.''

''O kadar büyük bir şey değil.''

Bir anda bana döndü ve güldü. ''O kadar da büyük bir şey değil mi? Sen meclis başkanlarını gördün mü? Hepsi en genç kırk yaşında oluyor. Belli bir birikime sahip olmayı ve bir mevkiye yükselmeyi bekliyorlar. Sen en genç başkan oluyorsun, duymadın mı?''

Ayaklarımı kıpırdattım ve bu kadar üstüne basa basa söylenen yeni sorumluluklarım karşısında boğulacakmış gibi hissetmemeye çalıştım.

''Duydum.'' dedim usulca. ''Sen böyle söyledikçe biraz endişe etmeye başladım.''

Bir rüyadan uyanmanın verdiği sersemlikle etrafıma bakındım. Nerede olduğuma, kimlerle olduğuma baktım.

''Endişelenme, halledersin.'' derken beni şaşırtarak diziyle usulca dizime vurarak desteğini göstermek için çabaladı. Kafasını önüne eğdiğini ve hala bilekliğini çekiştirdiğini fark etmem uzun sürmedi.

''Belki sen de yardım edersin.''

Bir anda dudağımdan çıkan kelimelerle şaşkına döndü. Kaşlarını çattı fakat bana bakışı daha ziyade merak doluydu.

''Sonuçta meclis evinde yaşayan, her şeyi en yakından takip eden sensin. Belki yardımına ihtiyacım olur.''

İki kaşını da havaya kaldırdı ve bana gerçekten mi dercesine bir bakış yolladı. Omuz silkerken onu tanımak için şans vermekten başka bir seçeneğim yoktu. Belki ona güvenecektim ve bundan pişmanlık duyacaktım. Belki de ona hiç güvenmeyerek büyük bir hata yapmış olacaktım. Her iki türlü de yaşamadan bunu bilmemin imkânı yoktu. Kafamda Sarp'ı mahzene kapattığı sahneleri ötelemek için büyük bir çaba gösterdiğimin o da farkındaydı. Öyle ki bunu bakışlarımdan bile sezmişti.

Fırtınalı Gecede (Tamamlandı) Onde histórias criam vida. Descubra agora