Bölüm On Sekiz | Saydam Kalp

494 70 138
                                    

Asiye Hanım, bana çocukluğumdaki herhangi bir anı hatırlatan bir hışımla kalktı yerinden.

Yıldızın dışında bir o yana bir bu yanan yürüyüp dururken hala olduğum yerdeydim. Gözlerim kısacık bir an yanan muma takıldı.

''Bu kötü bir şey mi?'' diye sordum.

Sesim o kadar kısık ve cılız çıkmıştı ki kendimden nefret etmeme sebep oluyordu.

''Eklektik olmalıydın!'' derken sesi yükseliyordu. '.''

Sıkıntısı her geçen saniye büyüyüp elle tutulacak hale gelirken yerimde huzursuzca kıpırdandım. Hissettirdiği aşağılık duygusu ile git gide küçülüyordum. Ofladığını ve bir elini beline koyup tek ayağıyla yere vurduğunu gördüm.

''Öyle olduğuna emin misin?'' dedim.

Sorumla birlikte yeniden ahşap kutuya yöneldi. Kutuyu biraz karıştırdıktan sonra çıkardığı siyah deri defterle yanıma geldi. Defterden rastgele bir sayfa açtı ve benim görebileceğim şekilde önüme açtı.

''Ne yazıyor?''

Defterin şekiller ve anlamsız harflerle dolu eski püskü sayfasına bakarken kaşlarımı çattım.

''Okuyamıyorum ki.''

Defteri sertçe kapatırken yerimde sıçramama neden oldu. Büyük bir hırsla defteri fırlatışını izledim.

''Bak, değilsin işte. Olsaydın büyüleri okuyabilirdin.''

Uyuşmaya başlayan ayaklarımın rahatsızlığı ile dizlerim üstüne kalktım.

''Lilith'i gördün, değil mi? Dün görmüş olmalıydın, yirmi üçüncü yaş günündü.''

Suratına bakarken kafamı anlamsızca salladım.

''Lilith kim?''

İki elini beline koyup bana bakarken iç çekti.

''Ne var?'' dedim öfkeyle. ''Her şeyi anlatacak olan sendin, unuttun mu? Belki de buradan değil de teorikten başlamalıydın.''

Elimde içinde bulunduğumuz yıldızı gösterirken kendi kendime 'şu an ne söylüyorum?' derken buldum.

''Lilith, tüm gücümüzü borçlu olduğumuz kişi.'' dedi adeta bir masal kitabının sayfalarını çevirircesine. ''Onu gördüğü an, sana sahip olacağın tüm güçler bahşedeceğini anlarsın. Yaptığımız her ritüel, onun adına olur.''

Bir rüyadan bahseder gibi kaldırdı kafasını ve gülümseyerek gözünün önüne gelip geçen her şeyi tek tek seyretti.

''Uzun kızıl saçlarıyla dünyada görebileceğin en güzel kadındır.'' Durdu ve kısa bir süre sonra devam etti. ''Ama her zaman öyle kalmaz.''

Elini kalbinin üstüne koydu ve bir kez daha iç çekti.

''Ona çok dua etmiştim seni güçlü bir cadıya çevirmesi için.''

Annemin devam eden hiçbir cümlesi beynime işlemiyordu çünkü 'uzun kızıl saçlarıyla' kısmında takılı kalmıştım. Tıpkı annem gibi gözümün önüne gelen sahneleri birleştirdim.

''Bir Su Cadısı olacağını hayal edemezdim tabii.''

Ses tonu her zamanki gibi küçümseyiciydi ama ben dalıp gitmekle o kadar meşguldüm ki ona dakikalar sonra cevap verebildim.

''Onu gördüm.''

Sesimle birlikte heyecanla bana döndü.

''Nerede?''

Fırtınalı Gecede (Tamamlandı) Όπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα