BU ADAMDA KİM? Bölüm 3

279 22 14
                                    


SÜRPRİZ BÖLÜMLE MERHABALAR ......


Merhaba şekerlerim, güzel okuyucularım. Hayat  nasıl gidiyor bakalım. Öyküden keyif alıyorsanız sevdiklerinize tavsiye etmeyi ve yorumlarınızla öyküye destek olmayı unutmayınız. Unutmayın ki her öykü okuyucuları ile hayat bulur. Sizden alınan yorumlar, öykü ile kurduğunuz bağ yeşertir öyküyü. 

******Bir ricam daha var , bu rica çok daha önemli!!!!!!! Sizden isteğim şey;  her gün, ama her gün mutlu olacak küçük sebepler bulun kendinize ve her birinizin ne kadar değerli olduğunu unutmayın. Aynaya bakın ve ben değerliyim diye söyleyin kendinize. Bunu başkalarından beklemeyin olur mu? Çünkü siz kendinize değer vermediğinizde evrendeki hiçbir insan değer vermeyecektir. Kendi değerinizi bilin, kendinizi daima sevin. *****


***

Kartal bey ile birlikte içeri gelen adam oldukça karizmatik ve gizemli bir tipti. Adam çok ama çok yakışıklıydı. Esmer teni, kuzguni siyah havalı saçları, atletik yapısı ile gerçekten dikkat çekici görünüyordu. Bakışlarında farklı bir gizem vardı. Her an dünyayı yakacakmış gibi, korkusuz alevler barındıran gözlerinin ela olması adama farklı bir tarz katıyordu. Kesinlikle güçlü bir duruş sergileyen bu adamın da Kartal'ın oğlu olma ihtimali büyüktü. Çünkü diğer oğulları ve kızı Ada da oldukça dikkat çekici tiplerdi. Salona geldiğinde bize hiç bakmadan "Çınar'ım gelmiş" diye sevinçle koşan Ada'ya yöneldi. Ada onu gördüğüne öyle mutlu olmuştu ki Acaba sevgililer mi diye düşündüm lakin adam onu kucaklayıp havalandırdıktan sonra etrafında döndürürken Ada bir yandan saçlarını karıştırıp onu yanağından öperken "yakışıklı kardeşim gelmiş çok mutluyum. "diyordu. Bir dakika bu iki izbandutdan başka oğlu daha olduğunu tahmin etmiştim. Ada'yı bırakan adam Toprak'a sarıldı, sonra "Hoşgeldin bro" diyen Savaş'a sarıldı. Bu ne sevgi diye geçirdim içimden. Özellikle Toprak ve Şavaş'tan beklemediğim hareketlerdi bunlar. Adam onlarla hasret gidermesini bırakınca yanımıza geldi. Kartal bey onu bize tanıtırken mutlu ve gururlu görünüyordu. "Simay hanım , Elya..." Bu yakışıklı da benim hem sağ kolum hem de oğlum sayılır. İçimde büyümeye başlayan öfkeye anlam veremiyordum. Güya ben kızıymışım ama adam dünyadaki tüm çocuklara babalık yapmış mübarek. Gerçi onun kızı olduğum yalanına da inanmıyordum ya. Çınar annemin eline uzanıp annemin uzattığı elini kibarca öptü ve memnun olduğunu söyledi. Bana baktığında gözlerinde tuhaf bir bakış vardı. Bakışları anlamsızdı. "Demek ailemizin kayıp ferdi küçük Elya sensin , memnun oldum ." diyerek bana yöneldiğinde ben diğerlerine sarıldığı gibi bana da sarılacak sanarak kendimi geri çekecektim ki, o saçlarımı karıştırıp Savaş'a baktı. "Anlattığın kadar varmış bu kız tam bir sarı civciv." dediğinde işte ben de gıcık olduğum bir kişiyle tanışmanın öfkesini yeniden yaşamamıştım. Bu adamların neyi vardı gerçekten. bir an kendimi tutamayıp esmerliği ile dikkat çeken Çınar'a baktım. Ayağa kalktım ve önünde dikilerek " Sen de çirkin ördek yavrusu olmalısın." dediğimde salondaki herkes gülmeye başladı. Çınar ise dişlerini sıkarak bana öfkeyle bakıyordu. "Bittin sen twetty, sana ders verirken bu sözlerini hiç unutmayacağım." dedi. Ne dersinden bahsediyordu? Benim tanıdığım iki gıcık öğretmen vardı onlar da şu anda buradaydı. Ve onlarla öğretmen öğrenci ilişkimi çoktan bitirmiştim. Yani benim için bu sayfa kapanmıştı. Hem bu insanlar neyin kafasını yaşıyordu Allah aşkına... Ben buradaki hayatımı bırakıp hiçbir yere gitmeyecektim. Hem ben Başak'ı bırakıp nasıl giderdim. Başak kimsesizdi, hayatta değer verdiği tek insan bendim. Düşüncelerden sıyrılıp "Sen bana ders falan veremezsin, çünkü ben hiçbir yere gitmiyorum." dedim. Annem kolumu tuttu. "Tatlım seninle biraz konuşmamız gerekiyor. " Annem çok ciddi görünüyordu. Onunla yapacağım konuşmada duyacaklarım beni korkuttuğu için annemi duymak yerine ayağa kalkıp yemek masasına ilerledim. " Ben çok açım yemek yemek istiyorum." En son evde pankek yemiştim ama onu da annemi kandırmak için uğraşırken doğru düzgün yiyememiştim. Kartal "Haklı çocuk herkes çok acıktı. Yemekten sonra konuşuruz. " dediğinde ona öfkeyle baktım. "Benim sizinle konuşacak hiçbir şeyim yok. Annemle konuşurum ben. Bir yabancının sözlerine kanacak kadar aptal değilim." Savaş yine her zamanki rahatlığı ile " Ha ha ufaklık, öyledir. küçük asi ne olacak." diyerek sofrada yanıma oturdu. Yan yan baktım. " Niye dibime giriyorsun ya, iştahım kapanacak. " dediğimde masadan aldığı köfteyi ağzıma doğru getirdi. "Ben açarım senin iştahını "dediğinde yemezsem bu gıcık adamdan kurtulamayacağımı anlamıştım.  İçimden bir sesin bu insanlarla hayatımın haddinden fazla renkleneceğini söylüyordu. Fakat mantığım annemin beni kandırmış olması gerçeğini reddediyordu. Herkes yemeğe başladığında Kartal sürekli Çınar ile konuştu. Çınar'a Egemen ve çiftlik ile ilgili sorular sorarak Leyla adlı kızı da sordu. Egemen ve Leyla kimdi? Bu adamın kaç tane çocuğu vardı. Bu kadar çok çocuğu olan adama bir çocuk fazla mı gelmişti? Ben onun çocuğuydum madem beni neden bırakmıştı? 

İLLÜZYON- Yeni HayatımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin