ÖLÜM - Bölüm 43

100 11 65
                                    


BİR AY SONRA

Vurulduğum gün hayatımda yeni bir dönüm noktasıydı. Ama bu dönüm noktasında beni mutlu edecek tek bir unsur dahi yoktu. Ailemin başına büyük bir dert açmıştım. Arda'nın peşinden gittiğim o gün karşılaştığım o insanların aslında bir piyon olduğunu öğrenmiştim. Arkalarında çok farklı bir sistem vardı. Babam yeni tedbirler almıştı. Okula gitmemize engel olmasalar da Ayaz abi sürekli Başak ile benim okulumdaydı ve okulun önüne de korumalar konulmuştu. Hiç kimse eskisi gibi değildi. Babam, abilerim, ablam ve Leyliş dahi sürekli teşkilat ile bağlantılı bir şekilde çalışıyorlardı. Bildiklerinin sadece küçük bir kısmını biz biliyorduk. Çınar benimle o günden sonra hiç yakınlık kurmamıştı. Her ne kadar bu durum benim için çok yıkıcı olsa da içimde kırılan bir şeyler vardı ve ben de ondan uzaklaşmıştım. Her şey bir anda tersine dönmüştü. Hepimizin gelecek bir tehlikeye karşı korunması gerekiyordu. Metin amca ve Patrik'in kliniği dahi koruma altındaydı. Babamların fabrikasında bile teşkilata bağlı ajanlar çalışıyordu. Hayatım sakin bir hal almak şöyle dursun tam bir kaosa sürüklenmişti sanki. Her şey yalnızca benim suçum olabilir miydi? Tamam ben de suçluydum lakin burada görmezden gelinen büyük bir problem yok muydu? Dünyada haddinden fazla kötülük vardı, para uğruna, güç uğruna oynanan oyunlar vardı ve benim hayatım daha doğduğum ilk günden beri karanlığa çekilmişti zaten. Gerçek annemin kötü bir adam tarafından evlat edinilmesi ile başlamamıştı benim hayatımın karanlıkla buluşması. Şimdi neden kendimi bu denli kötü ve yalnız hissediyordum acaba? Aslında ailem eskisi gibi davranıyordu bana. Bir tek Çınar farklılaşmıştı o hayatımın hiçbir yerinde yoktu artık. Benimle karşılaşmamak için her şeyi yapıyor benim bulunduğum ortamlarda bulunmuyor ve hatta kalkıp gidiyordu. Dayım ise Rita yurtduşına çıktığında rahatsızlandığı için acilen onun yanına gitmişti. Onun gidişi de beni çok üzmüştü. Sanki bir daha geri dönmeyecekmiş gibi hissediyordum.


Yine sıradan bir akşam yemeğindeydik. Bugün mutfakta hummalı bir tadilat işi olmuştu. Doğalgaz borularında sorun çıktığı için görevliler çağırılmış ve sorun halledilmiş ama yine de yemek bir nebze gecikmişti. Herkes masaya oturduğunda yemeğimizi sakince yemiştik. Etrafı saran bir gerginlik vardı lakin kimse bunu dışa vurmuyordu. Bir tek büyükler hemen her akşam bir araya toplanıyorlar bir şekilde Başak ve beni odamıza gönderip bir şeyler konuşuyorlardı. Neler olduğunu anlamıyordum. 

Yemekten sonra Çınar'ın dışarı çıktığını fark ettiğimde ben de onun peşinden dışarı çıktım. Kimse benim çıktığımı fark etmemişti bile. Dalgınlardı kafalarında binlerce soru vardı belki de, her ne oluyorsa odaklandıkları tek şey planladıkları operasyondu sanki. Çınar arka taraftaki depoya doğru ilerliyordu ben de peşinden takip ediyordum. Korumalar bahçede volta atsalar da bahçe sınırlarında olduğum sürece bana müdahale etmiyorlardı. Depolarda toplanacak üzümler için istiflenmiş kasalardan başka bir şey olmazdı depoda. Çınar'ın neden oraya gittiği hakkında hiçbir fikrim yoktu. 

Tam ardından depoya gireceğim sırada kulaklarımı sağır edercesine bir patlama sesi duymamla olduğum yerde kaldım. Konak arkamda kalmıştı  ve dönüp bakmak yerine ben olduğum yerde sinip kalmıştım. Ellerimi kulaklarıma kapattım ama patlamanın ardından birkaç kez daha ufak patlama olduğunda korkuyla elimden geldiğince dönüp arkama baktım. O anda şok geçirmemek elde değildi ve ben de çığlık atmaya başlamıştım. Evimiz havaya uçmuştu. Ne yapacaktım ailem herkes evdeydi ve deli gibi koşmaya başladığımda Çınar depodan çıkmış bana yetişmişti. "Elya dur bekle." Hiç tepki vermeden ona rağmen ilerledim. Her şey bitmişti işte evim yuvam havaya uçmuştu ve içinde tüm sevdiklerim ailem vardı. Nefesim kesilmişti. Hiç güneş doğmazdı artık benim için. Evden çıkan dumanlarla birlikte içimde griydi artık. 

İLLÜZYON- Yeni HayatımWhere stories live. Discover now