BEKLEYİŞ- Bölüm 13

170 14 23
                                    

Selam canlar İLLÜZYON yeni bölümü ile sizlerle. Umarım bölümden keyif alırsınız. Sevgiler....


***

Her şey vaktini bekler, sabret! Senin olan sana gelecektir.

                                                                                       Mevlana Celaleddin Rumi


Babamın kayboluşunun üzerinden yirmi dört saat geçmişti. Hepimiz gergin bir bekleyiş içindeydik. Abilerim, ablam, Çınar ve Leyliş sürekli çalışıyorlardı.Dijital takip ile babama ait bir iz bulamamışlardı. Sağlık ekipleri ve polisler olay yerine gittiklerinde babam orada bulunamamıştı. Muhtemelen babamın düşmanları tarafından ele geçirildiğine inanılıyordu. Ben kardeşlerimin yanından bir an olsun ayrılmamıştım. Hepimiz Toprak abimin odasındaydık. Yorulduğumda Toprak abimin yatağında uyuyordum. Onlar ise gece boyunca dönüşümlü olarak benim yanımda kısa sürelerle uyumuşlar, uyanık olanlar çalışmaya devam etmişlerdi. Artık beni odadan kovmaktan yoruldukları için bir süre sonra benimle uğraşmaktan vazgeçmişlerdi. Çalışsalar da beni ihmal etmemişler şefkatlerini üzerimden hiç eksik etmemişlerdi. Onların bu güçlü duruşu bana da iyi geliyordu. Annem de aynı dirayetli duruşu sergiliyordu. Metin amca tedavim dışında da yanımıza gelip bizimle ilgileniyordu. Bir an önce babamın dönmesi için dualar ederken bu duruma sebep olan insanlara kin duyuyordum. Bana anlatmasalar da bu durumun beni kaçırmak isteyen adamla ilgili olduğunu seziyordum. Yaptıkları konuşmalar sonucunda bu adamın güçlü bir adam olduğunu öğrenmiştim. Adamın uluslararası bir suç örgütü ile bağlantısının olduğunu da öğrenmiştim. Rahmetli annemin bu adamlarla ne işi olduğunu hala anlayamamıştım. Egemen abime sormak istiyordum ve artık bana bu konu hakkında birilerinin bilgi vermesi için inat etmeye kararlıydım. Saat gecenin biri olmuştu ve ben erken saatte çok uyuduğum için artık uyuyamıyordum. Egemen abim odadan çıkmıştı söylediğine göre babamın çalışma odasından alacağı bazı belgeler vardı. Peşinden gidip bilgi edinmeye kararlıydım. Çalışma odasının kapısının altından sızan ışık abimin burada olduğunun kanıtıydı. Kapıyı çalarsam girmeme izin vermezdi. O yüzden azar yemeyi göze alarak odaya girdim. Gerçi bu saatten sonra canımı yaksa bile umurumda değildi. Çünkü hiçbir şey babamı kaybetme korkusu kadar canımı yakamazdı. Odada kimseyi göremeyince aşırmıştım. Abim belgeleri alıp çıkmış olmalıydı. Uykusuz olduğu için muhtemelen normalde yapmayacağı bir hatayı yapmış ve kapıyı kilitlemeyi unutmuş olmalıydı. 

Hemen etrafı incelemeye koyuldum. Duvar boyu kitaplık vardı ve raflarındaki güzel kadının resmini aldım. Bu kadın annem olmalıydı. Ne kadar zarif ve güzel bir kadındı. Üzerindeki siyah elbisesinin yüzüne doğru kalkan tüllü kısmı ona büyük bir asalet katmıştı. Boğazımda düğümlenen hıçkırıkları dindirmeye çalıştığımda onun yarattığı sıkıntı ile masadaki koltuğa oturdum. Annem... Hiç tanımadığım, sesini sıcaklığını tatmadığım annem şu anda karşımda cansız bir resim olarak duruyordu. Daha önce girdiğimde inceleme fırsatı bulamadığım annem ile babamın sarmaş dolaş oldukları resim de masada duruyordu. Birbirine aşkla bakan bir çiftti. Üzüntüm her dakika kat be kat artıyordu. Annemle babamın resmini alıp göğsüme bastırdım. Bu resmi odamda başucuma koyacaktım. Babam neden onu benden saklamıştı ki anlamıyordum. Daha önce masada gördüğüm dosyayı aradım ama bulamadım. Çekmecede olabilirdi, kilitli olmamasını dileyerek çekmeceyi açtığımda rahatladım. Odanın kapısı sürekli kilitli olduğu için çekmeceyi kilitlemeye gerek görmemiş olmalıydı. Dosya çekmecenin en üst kısmında duruyordu. Dosyayı aceleyle incelemeye başladım. Her kelimesi zihnimde yer ederken dava dosyalarından çok fazla bir şey anlamadım. Annemin ölen bir genç kızın savunmasını yaptığı ve suçluyu hapse tıkmaya çalıştığı bir davaydı. Engin Soner adlı bir uyuşturucu satıcısı yüzünden ölen bir kızın ailesinin açtığı davada annem makdülün katilini cezalandırmanın peşindeydi anladığım kadarıyla. Dosyaya iliştirilen gazete kupürlerine baktım. Uluslararası suç örgütü üyesi olduğu düşünülen Engin Soner yirmi yıl hapis cezasına çarptırıldı. Sonraki bir gazete kupüründe ise ünlü iş adamı Halim Soner'in oğlu Engin Soner hapishanede şişlenerek öldürüldü. Elim ayağım titriyordu. Demek ki annemin hapse attırdığı adam ölmüştü ve babası Halim Soner bunun intikamını almak için beni arıyordu. Oğlu öldüğüne göre o da beni öldürmek istiyor olmalıydı. Demek ki tüm aile bireyleri bu yüzden bunu benden saklıyorlardı. Benden gizleme sebepleri korkmamı istemedikleri içindi. Eninde sonunda bu adam beni bulup öldürmeye kararlıydı. Belki de benim yüzümden ailem de zarar görecekti. Gözlerim yaşarırken dosyadaki belgeleri okumaya devam ettim, ellerim titreyerek diğer haberleri okudum. Başarılı genç savcı Zeynep Kaya evinden çıkarken ateşli silahla öldürüldü.  

İLLÜZYON- Yeni HayatımWhere stories live. Discover now