İÇİM YANARKEN- Bölüm 8

200 15 16
                                    

Selam arkadaşlar bu hafta benim açımdan çok yoğun ve yorucu bir haftaydı. Bölümü ancak tamamlayabildim ve sizleri bekletmemek adına çok fazla düzenleme yapamadım. En azından bölüm geldi yaşasın değil mi. Yorum ve destekleriniz için şimdiden teşekkürler. Sevgiyle, mutlulukla, sağlıkla kalın ....

***


Aynı gün içinde hem ablam vurulmuş hem de ahır yakılmıştı. Gerçekten çok üzgündüm daha yeni evime ve gerçek aileme alışmadan yine başka bir yere savruluyordum. İçim yanarken ne yapacağımı ve ne düşüneceğimi bilemiyordum. Hayatım saklanarak mı geçecekti? Sürekli korunmaya muhtaç aciz bir varlık olacağımı düşünmek kaygılarımı artırmaya başlamıştı. Özgürlüğü kısıtlanan yaşamı sadece nefes almaktan ibaret olan bir bitkiye dönüşmekten korkuyordum. Hayatımın baharında gençliğimin  tadını çıkartmam gerekmiyor muydu benim? Şimdi ben boş boş telefona bakan, okulunu düşünen arkadaşları ile alışveriş yapan, gezen tozan sıradan bir genç kız olamayacak mıydım? 

Nereye gittiğimizi bilmiyordum. Evden çıktığımı görmemeleri için insani koşullarda yolculuk yapmam bile engelleniyordu. Patrik'in arabasındaydık. Çınar ve ben arka koltukların önündeki küçücük alanda koltuğa yatık vaziyette yolculuk ediyorduk. Kafalarımız birbirine çok yakındı. Meraktan arada bir kafamı kaldırıp nereye gittiğime bakmaya çalıştığımda ise Çınar " Ey kafanı çekirge." diyerek başımı koltuğun oturma yerine yerine bastırıyordu. Her seferinde onu terslemekten yorulmuştum. Patrik hiç konuşmuyordu. O sadece görevini yapıyor ve arabasında hiç kimse yokmuş gibi davranıyordu. En sonunda virajı dönünce dayanamayıp yine başımı kaldırdım ki Çınar yine başımı bastırırken bana kızdı. "Çekirge gerçekten elimden kaza çıkacak pataklıycam seni şu dar alanda. Kızım sanki buraları tanıyorsun da bakmaya çalışıyorsun. Biz bu arabada yokuz anlamıyor musun? " 

Ona dil çıkardım. " Kim görecek ya zaten tıktın beni daracık yere ön ayakların da sürekli kafama bastırıp duruyor. Rahat bırak beni. " Patrik söylediklerimi çok anlamış gibi gülüyordu. Çınar ise gözlerini kısıp bana öfkeyle bakarken dişlerini sıkarak konuşuyordu. "Sen bittin kızım bana dil çıkartman bir yana, bir de utanmadan bana köpek mi dedin sen? Ben bunun

 acısını fena çıkartırım bilmiş ol. " 

Sırıttım. "Ben köpek demedim ki hayvanların çoğunun ön ayağı var. Mesela öküzlerin." Çınar'ı delirtmiştim. Arabada olduğumuza aldırmadan " Senin bu cesaretin nerden geliyor çekirge, o gereksiz cesaretini geldiği yere gönder, yoksa fena olacak " diyerek bacağımın üst kısmını tutup öyle bir sıktı ki çığlık attım. Omzuna vurdum. " Ben cesaretimi Kartal Kaya'dan alıyorum. Bana şiddet uyguladığını söylersem görürsün sen. " 

"Benim için hava hoş çekirge, babana bana saydığın hakaretleri de sayarsan sakıncası yok. "

Omzuna vurdum. Sonra gökyüzüne bakar gibi yaptım. "Allahım benim ne suçum vardı da o kadar abim varken bir de bu adamla beni sınıyorsun. " 

Onunla muattap olmam yanlıştı. Ne olmuştu ki sadece gerçekleri söylemiştim. Bacağımı morartmıştı resmen neyse ilk fırsatta ben bunun intikamını alacaktım. Gece uyurken yüzüne örümcek koymaya içimden yemin ettim.  Gerçek örümcek bile alıp koyabilirdim. O kadar sinirliydim ki Çınar ile yazlıkta zaman geçirme düşüncesi bile delirme sebebim olabilirdi. Adam çok havalı, çok yakışıklı olabilirdi. Tüm kızların peşinden koşacağı aşırı karizmatik bir tip de olabilirdi. Lakin aşırı özgüvenli tavırları, asık suratlı tavrı ve yüksek egosu devreye girince çekilmez bir varlık oluyordu. Sürekli küçük dağları ben yarattım dercesine kontrol manyaklığı yapması da cabasıydı. Kartal Kaya bu adama bence gereksiz yetki ve söz hakkı tanımıştı. 

İLLÜZYON- Yeni HayatımWhere stories live. Discover now