UZAK- Bölüm 46

71 8 12
                                    

ÇINAR'DAN

Elya'nın güzelliği karşısında bazen tüm dünyayı unutuyordum. Benim için Elya dünyanın gülen yüzü, mis kokulu çiçeklerle bezeli bir cennet bahçesi ve gözlerinde ateşböcekleri saklı bir yaz gecesi gibiydi. Ondan gizlesem de, ona her zaman sert davranmak için kendimi zorlasam da o benim için sandığından çok daha değerliydi. Bu hayatta iki sınavım vardı; biri Elya diğeri de kız kardeşimdi. İkisi de güçlü olmam için yegane sebebimdi. Tabi Kartal abi ile çocukların yeri de bambaşkaydı. Onlar kan bağı ile bağlı olmadığım ama ruhumun derinliklerinde akraba olduğum ailemdi. İçim hiç rahat değildi. Tüm düzenimiz yine alt üst olmuştu. Tamam bu hayatı biz seçmiştik lakin tehlike insanın sevdikleri olduğunda daha da zayıf kılabiliyordu insanı. Korumak zorunda olduğun insanlar olunca dikkatin dağılabiliyordu. Buna izin vermemem gerekiyordu. Her zaman kontrolü elimde tutmalıydım. Bunu Elya'ya rağmen yapabilir miydim? O deniz gözlerini gözlerime dikerek isyankar bir şekilde ya da yavru bir kedi gibi sevimli baktığı zaman kontrolümü kaybetmemek için kendimle savaşıyordum. Omuzlarımdaki yük çok ağırdı. Elya değildi elbette bana yük olan onu koruma sorumluluğunun verdiği yüktü. Ona zarar gelmesinden ölesiye korkuyordum. Şimdi sahilde yan yana oturuyorduk. O gözlerini denize dikmiş bakıyordu. Öyle sakin öyle mahzun bir hali vardı ki, susmaktan başka bir şey yapamıyordum. Ama yapmam lazımdı. Onu daldığı karanlıktan kurtarmam lazımdı. Elya'nın elini tuttum. Bu hareketim ile bir anda sıçramıştı. Öyle derinlere dalmıştı ki onu korkuttuğum için gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Elimi ensesine atıp onu kendime doğru çekerken kendime hakim olamadım ve dudaklarına usulca bir öpücük kondurdum. Şaşkındı ve bu hareketime bir tepki verememişti. Onu bıraktığımda yanakları kızarmıştı. Bu utangaç bu masum halleri beni bitiriyordu.  " Güzellik buraya böyle oturup böyle düşünmeye mi geldik. Hemen kalk bakalım. "

Elya'nın mahzunluğu geçmiyordu. "Çınar canım istemiyor ki sen yüz istersen. "

"Olmaz, birlikte yüzeceğiz seni burada bırakıp yüzeceğimi sanıyorsan aldanıyorsun. " 

Bir anda ağlamaya başladı. Belli ki yine kafasında bir şeyleri kurup kendini üzmüştü. "Sevgilim neden ağlıyorsun? Bak çok güzel bir yerdeyiz. Gerçekten tatile geldiğimizi düşünemez misin?"

Elya konuşmadı dudakları titriyordu. Elinin tersiyle göz yaşları silmeye çalışıyordu. Ona sarıldım ve saçlarından öptüm. "Bak kızıyorum ama artık, her şeyin düzeleceğini düşünmen gerek. İnsan hiç balayında ağlar mı? Benimle evlendiğin için mutsuz olduğuna inanacağım az kaldı. "

Elya benden ayrılmadan konuştu. " Çınar ne olur annemi babamı aramama izin ver. Onların sesini duymak istiyorum. Ne olur bak bir daha istemeyeceğim senden böyle bir şeyi, bir sefercik."

Ona bunun sebebini anlatsam da anlamak da zorlanıyordu. Ama kimse ile iletişime geçmememiz gerekiyordu. " Elya topla kendini kızıyorum ama artık. Senin laf anlayacağın yok ben anladım bunu. Benden günah gitti. "diyerek bir anda ayaklandım. Elya'yı kucakladığım gibi denize girdim. Kucağımda çırpınmaya çalışsa da önemsemedim. " Bu denizden kahkaha atarak çıkmadığın sürece sudan çıkarmam seni haberin olsun. "

" Çınar bırak beni ya yüzmek istemiyorum. Halim yok gerçekten." 

" Hali yokmuş, nereye gitti benim her şeye direnen küçük savaşçım. Onu her nereye sakladıysan gün yüzüne çıkart yoksa ben de suratsız Çınar'ı sana göstereceğim yine. " diyerek onu bir anda suya bıraktım. Elya sinirlenmişti. Kendine geldiğinde bana su atmaya başlarken bağırıyordu. "Ya Çınar çok hainsin ama, bu nasıl sevgi acaba ölüdren sevgi mi, gözüme tuzlu su kaçtı. "

İLLÜZYON- Yeni HayatımWhere stories live. Discover now