BALAYI- Bölüm 45

81 10 2
                                    

KEYİFLİ OKUMALAR...

Valizimi hazırlarken düşüncelere dalmıştım. Kendimi öldürmeye çalışmamın üzerinden tam bir hafta geçmişti. Bir hafta içerisinde beni affettiğini söyleyen Çınar ise bu hareketimin bedelini bana tatlı tatlı ödetmişti. Ayaz abi de ondan farksızdı. İkisi de tabiri caizse atmaca gibi başımdan bir dakika ayrılmadan nöbetleşe nazi kampı gibi bir hayat yaşamam için ellerinden geleni yapmışlardı. Yaptığımın ne kadar aptalca olduğunu anlamamı istiyorlardı. Bir açıdan haklı olsalar da beni anlamaları gerekiyordu. Sevdiklerimi kaybettiğimi düşünmek yaşama isteğimi kaybetmemi sağlamıştı. Şu anda da tam olarak iyileşmiş sayılmazdım. Ve artık Çınar ile resmiyette biz evliydik. Gerçekten ciddi ciddi evlenmiştik ama hayatım eskisi gibi devam ediyordu. Birkaç saat sonra Hawai'ye doğru yola çıkacaktık. Normalde Ayaz abinin kalıp babamlarla ilgileneceğini düşünmüştüm ama babamın emriyle o da bizimle geliyordu. Sevdiklerim gözümde tütüyordu ve yanımızda en azından bir yetişkinin olması biraz içimi rahatlatmıştı. Son yaşadıklarımızdan sonra bizim için korunmanın önemi artmış, güvende olma ihtiyacım ise son raddine gelmişti. Artan korkularım sürekli birilerine sığınma ihtiyacı duymama sebep oluyordu. Bu yüzden ayaz abinin bizi koruyacak oluşu çok önemliydi. Düşünürken neredeyse valizimi hazırlamayı bitirmiştim. Bir anda kapı açılınca irkildim. dönüp baktığımda Çınar'ın gülümseyerek kapı aralığından bana baktığını görünce yapmacık bir sitemle kaşlarımı çattım. Eminim kapının ne zaman icat edildiğinden haberin vardır. Çınar bir anda şaşırıp kaldı. Kollarını göğsünde birleştirip çapkın gülüşü ile beni deli edercesine duvara yaslandı. "Beni kapılar değil o kapıların ardındakiler ilgilendiriyor güzelim. Hem yürüyen ansiklopedi gibi her şeyi ezberleyip depolayan sensin küçük ukala karıcığım, söylesene gerçekten merak ettim. Ne zaman icat edilmiş? " 

Resmen benimle dalga geçiyordu. elime geçen herhangi bir şeyi bakmadan elime aldım ve Çınar'ın kafasına atarken " 4000 yıl kadar önce Mısırlılar icat etmiş ve bir kapı gördüğünde mümkünse senin odan değilse kapıyı çalmalısın ödümü kopardın." derken elimdekini kafasına fırlattım. Ve fırlattığım şeyin yeni bikinimin altı olduğunu fark etmemle Çınar'ın elindeki şeye kızgın bir boğa gibi bakarak morarması bir oldu. Kaşları çatılmıştı, Yüzündeki gerginlik neredeyse kilometrelerce öteden fark edilebilirdi. Bir anda bana bağırmaya başladı. " Bu nereden çıktı? Sen benden habersiz dışarı mı çıktın?"

En az ben de onun kadar sinirlenmiştim. Şu anda bir bikini giymek umurumda bile değildi. Tüm ailem darmadağın olmuşken kendi keyfimi düşünecek kadar duyarsız değildim. ailemin benim yüzümden yaşadıkları düşünülünce değil tatil yapmak yemek yerken bile suçluluk duyuyordum. ama yine de bu Çınar'ın bana bağırması için haklı bir neden değildi. Hemen karşısına dikildim. "Hemen bikinimi geri ver." diyerek parmak uçlarımda yükselerek havada tuttuğu bikiniyi almaya çalıştım. "Elya bana cevap vermezsen bu bikiniyi yırtarım söyle bana bu nereden çıktı?"

Pes etmiştim Çınar'ın ne kadar sert ve inatçı bir karakter olduğunu zaman zaman unutsam da hatırlamam kısa sürüyordu. Omuzlarımı düşürdüm ve en masum halimle " Ayaz abi ihtiyaçlarımı yazmam için bir liste hazırlamamı söylemişti. Ben de liste yaptım. Ayaz abi temin etti. "

Çınar şaşkınlıkla iki eli ile gerdirerek bikinimi incelerken. "Yani bu varlığı ile yokluğu belli olmayan mikro kumaş parçasını Ayaz abi mi aldı? Bunu giyemezsin. Kesinlikle olmaz. " diyerek elindeki bikinimi de bırakmadan odadan çıktığında ben de annesini takip eden bir ördek yavrusu gibi onu takip ettim. Ayaz abi salonda kahvesini yudumlarken Çınar gayet öfkeli olan ses tonu ile kükrercesine konuşmaya başladığında bikinimi havada sallıyordu. "Abi bu saçma şeyi Elya'ya sen mi aldın? " 

İLLÜZYON- Yeni HayatımWhere stories live. Discover now