KAVGA- Bölüm 37

100 12 26
                                    

Bazı kararlar keskin bıçak gibi canınızı acıtırdı. Benim de canım yanmıştı ve yanmaya devam edecekti. Acı ne demekti? Hangi acı daha çok yakardı insanın canını. Bedensel acılar mı daha çok yara açardı insanın benliğinde, yoksa kalbinde açılan yaralar mı? Ben var olmaya çalışırken acının pek çok türünü görmüştüm. Şimdi babamın karşısında olmak yakıyordu canımı, benliğimi ortaya koyarken onunla karşı taraflara geçmiştik çünkü. Düşüncelerimiz başkaydı, duruma farklı perspektiften bakıyorduk. O her şeye rağmen çocuğunu korumak istiyor ben her şeye rağmen kişiliğimi ortaya koymaya, büyümeye çalışıyordum. İkimiz de haklıydık aslında, ikimiz de suçlu değildik. 

Şimdi babam karşımda öfkeyle bana bakıyordu. Onunla dövüşmemi istiyordu. " Elya saldır bana dedim sana. " diye bağırdığında içimdeki çocuk tırssa da genç bir kız olmaya çalışan Elya dik durmak için çabalıyordu. 

Ne yapacağımı bilemedim. "Baba, seninle dövüşmek istemiyorum. " Babam gömleğini çıkartıp yere fırlattığında üzerindeki tişörtle kalmıştı. Babamı ilk kez bu kadar soğuk ve mesafeli görüyordum. "Elya saldır dedim. Bana hamleni göster. Haydi benim cesur kızım." 

Ne diyeceğimi bilemiyordum. Gözlerim dolmuştu. "Baba seni çok seviyorum, lütfen konuşalım."

Babamın çenesi seğirmişti. "Ben de seni seviyorum bebeğim, ama artık konuşmak için çok geç. Seninle defalarca konuştum değil mi? Biz konuşacak evreyi çoktan geçtik. " 

"Ama baba oraya ben kendi isteğimle gitmedim ki bana neden kızıyorsun? "

Babam bana birkaç adım yaklaştı. " İsteyerek gitmediğini ben de biliyorum. Ama teşkilata katılmayı isteyerek seçtin değil mi? Üstelik abinlere misilleme olarak yaptın bunu. Hiç düşünmeden başına neler gelebileceğini düşünmeden kararını verdin. Şimdi beni sinirlendirme, konuşmanı değil benimle dövüşmeni istiyorum. "

Ağlamak istiyordum. Karanlık bir girdabın içinde dönerek derine battığımı hissediyordum. Babamla ilişkimizin en önemli öğesi sevgi olmalıydı. Ben onunla dövüşmek değil onun kullarında en sıcak sevgiyi güveni tatmak istiyordum. Bunu anlaması bu kadar zor muydu? Benim bir ruhum bir karakterim vardı. Onun çocuğu olabilirdim ama bu hayatta doğru bildiğim yolda ilerlemezsem boşa geçmiş bir hayat yaşamış olmaz mıydım? Tekrar ve daha kararlı bir şekilde konuştum. "Seninle dövüşmek istemiyorum. " diye bağırdım.

" Elya sana saldırmanı söyledim. Ya yaparsın ya da bundan sonra karşında bambaşka bir baba görürsün. Sözümü dinleyecek misin? Madem teşkilatta çalışacaksın kendini en iyi şekilde koruyabildiğini görmeliyim. Bakalım gerçekten cesaretin var mı? "

Babam beni cezalandırıyordu. Bana ne kadar güçsüz ve beceriksiz olduğumu göstermek istiyordu. Ben de elimden geleni yapacak ve ona yapabileceklerimi gösterecektim. Yoksa babamla ilişkim bambaşka bir boyuta sürüklenecekti. 

Ben cesaretimi toplamaya çalışırken Egemen abim, Çınar, Toprak ve Savaş abim de gelmişti. Hepsi bizim aramızdaki bu hesaplamayı izleyecekti. Bu işin sonunda rezil olacağımı biliyordum. 

Nefes alıp ellerimin pozisyonunu ayarladım. Bacaklarımı omuz genişliğinde açarak gücümü toplamaya çalıştım. Babama doğru hızla koşarak ilk olarak karnına bir yumruk atmak istesem de yumruğumu havada yakalayan babam gözlerime öfkeyle bakıp yumruğumu bıraktı. Bana vurmadı, karşılığı sadece yumruğuma engel olmak olmuştu. Yerimde hafifçe  sıçramak suretiyle seri hareketlerle yeni hamleme hazırlandım ve hızla babama hamle yapıp bu kez tekme savurdum. Fakat babam bu kez de ayağımı tutarak beni bir anda yere savurduğunda kalçamın üzerine sert bir şekilde düşmüştüm. Canım çok yanmıştı, acıdan gözlerim dolarken hırsla yerden kalktım ve kalçamı ovuşturarak acımı dindirmemek için kendimi zor tuttum. Karşımdakinin babam olduğunu düşünmemeye çalışarak onu daha önce çalıştığım boks torbası olarak düşünmeye çalıştım. Tekrar ona doğru hamle yaptığımda bu kez ona vurmamı engellememişti. Babamın karnına yumruğumu geçirdikten sonra seri bir şekilde hareket ederek ona tekme attım. Lakin babam bir kaya gibi sağlamdı, sanki üzerine bir sinek konmuş gibi tepkisizce dimdik duruş sergilerken benim cesaretim kırılıyordu. Babam hafifçe omzuma vurduğunda elini yakalayarak engel olmaya çalışsam da o benden hızlı davranıp beni bileğimden tutup hızla çevirdiğinde heyecandan kalbim ağzımdan çıkacaktı sanki. Sırtımı göğsüne yaslayan babamın sıcaklığını hissediyordum. Kulağıma doğru eğilip " Ben canının yanmasını istemedikçe sen canını yakacak şeyler yapıyorsun. Artık vazgeç, operasyonla ilgili hiçbir şey yapmayacaksın. Kendine zarar verecek ortamlardan ve insanlardan uzak duracaksın. " diyerek beni tehdit eden babama hiç beklemediği anda dirseğimi karnına geçirerek karşılık verdim. Hiç darbe almamış gibi sağlam dururken bir anda beni omzumdan ittirip sonra kalçama sertçe vurdu. Bu hareketiyle daha çok sinirlendiğimde koşup hızla ona tekme attım. Tam ikinci tekme darbesini atacaktım ki yine bacağımı yakaladı ve beni yere doğru savurdu. Kendisi bana darbe vurmamaya çalışsa da yaptığım her harekette düşeceğimi ve canımın yanacağını anlamıştım. Onun anlatmaya çalıştığı da buydu. Yerden kalkmadım. Ona öfkeyle bakıyordum. Babam yere çömeldi ve gözlerime baktı. Bakışları soğuktu hala bana olan öfkesi dinmemişti. " Ne demek istediğimi anladığını sanıyorum kızım, hareketlerinin sonucuna katlanmayı öğrenmelisin. Ve onaylamadığım her hareketinde seninle burada karşı karşıya geleceğiz. " 

İLLÜZYON- Yeni HayatımWhere stories live. Discover now