BUGÜN GİT YARIN GEL- Bölüm 19

120 10 9
                                    


Evde yoğun bir koşturmaca hakimdi. Tabi ki koşturanlar sadece evin kadınlarıydı. Erkekler yine her zamanki gibi doğaları gereği gayet sakin bir şekilde günlük hayatlarına devam ediyorlardı. Babam ahıra atları görmeye gitmişti. Toprak abim yine bilgisayarının başındaydı. Büyük bir ihtimalle Halim'i takip etmeyi bırakmamıştı. Aslan dayım uyumak için beni odasından kovmuştu. Çınar ise gözüne görünmeyi isteyeceğim en son kişiydi çünkü beni köle gibi oradan oraya koşturuyordu. Akşam olmuştu saat neredeyse sekize gelmişti. Annem ve Münü masaya çok güzel atıştırmalıklar hazırlamışlardı. Her şey hazır olduğunda onlar da odalarına hazırlanmaya gittiler. Ben ise saçma sapan eşofman tişört kombinimle etrafta geziniyordum. Abilerim takım elbiselerle ultra yakışıklı bir şekilde merdivenlerden aşağıya indiklerinde paspal görüntümden utanmıştım. Ayrıca ben bu adamlara hayrandım, evet evet beni çıldırtmadıkları zamanlarda birbiriyle yakışıklılıkta yarışan bu adamlarla ne yapacaktım bilmiyordum. Sanırım ömrüm peşlerinde koşup abilerimi benden çalmaya çalışan kadınlarla savaşarak geçecekti. Ne yapacaktım ben? Ağzım açık öylece kalakalmıştım. Egemen abim eliyle çenemi yukarı ittirip "Kapat ağzını ufaklık sinek kaçacak" dediğinde ne yaptığımı fark etmiştim. Toprak abim kaşlar çatık bir şekilde sen böyle mi kalacaksın dediğinde başımı eğip kendime baktım. Savaş abim ise "Bırak dağınık kalsın, sonra giyecek abuk subuk, açık saçık bir elbise Vito dangalağının ağzı bir karış açık bizim kıza bakacak. Yok öyle yağma. " 

Tepki vermeden abilerime bakıp durdum. En sonunda Egemen abim " Haydi ufaklık çık ve üzerine düzgün bir şeyler giy. Bu merasimden hiç hoşlanmasam da Ada için önemli bir gün. " diyerek beni kendime getirdi. Ablamın heyecanlı hali gözümün önüne gelince kız kardeşi olarak benim de onun bu özel gününde itinalı davranmam gerektiğini idrak etmiştim. 

 Hemen odama çıkıp dolabıma baktım. Ne giysem ne giysem diye düşünürken beni istemeye gelmediklerini hatırlayıp basit siyah bir elbiseyi üzerime geçirip saçlarımı açtım. Gayet sade bir görünümde olsam da özensiz de değildim. Hemen ablamın yanına gittim.  "Leyliş de ablam da muhteşem görünüyorlardı. " Ablam gök mavisi elbisesi ile çok güzeldi. Nasıl bu kadar zarif ve hoş olabiliyordu ki. Ablamın ruhu ile dış görünümü birbiri ile ahenk içinde uyumluydu. Bedeni ruhunu tamamlayan senkronize bir haldeydi. Bir de kendimi düşününce kimi zaman savruk ve özensizdim. Kimi zaman ise abartılı özenim ve karmaşık ruhumla kesinlikle beden ruh uyumsuzluğunun iyi bir örneği oluyordum. İçim karmakarışıktı daha büyümeme çok vardı. Bu konuda ablamı örnek almalı ruhumu sakinleştirmeliydim. 

Leyliş beni elimden tutup çekiştirdiğinde ne olduğunu anlamadım. O da en az ablam kadar güzeldi. Bordo, madonna yaka bir elbise giymişti ve bu elbise onun teni ile muhteşem bir uyum sağlamıştı. Saçlarını ensesinde topuz yapmış ve elbisesini gümüş renkli takılarla tamamlamıştı. İkisi de birbirinden güzel bu genç hanımların yanında benim esamem okunmazdı. Leyliş saçlarımla oynamaya başladı. "Ada sence tepeden mi toplayayım yoksa sadece şu ön taraflara bir müdahale mi lazım. Ne yapayım sence? "

Ada ablam elbisesi kırışmasın diye ayakta beklerken bence bu elbise ile balık sırtı bol bir örgü harika olurdu. Leyliş saate baktı. "Henüz gelmediklerine göre yetiştirebilirim. "

"Leyliş gerek yok gerçekten."

" Olmaz uslu dur valla seni abilerinin önüne atarım görürsün. "

Dalga geçtim. "Ne o öyle seni aslanların önüne atarım der gibi."

Leyliş başıma hafifçe vurdu. "Abilerinin aslandan beter olduğunu fark etmiş olmalısın. "

İLLÜZYON- Yeni HayatımWhere stories live. Discover now