YANGIN ALARMI- Bölüm 34

91 12 10
                                    

Selam şekerler, size gayet uzun bir bölümle geldim.  Keyifli okumalar diler yorumlarda görüşelim derim. Sevgiler...


***

Sabah uyandığımda babam yanımda yoktu. Dün akşamı hatırlayınca yaşadığım gerginliğin ardından babamın beni masal okuyarak uyutması aklıma gelince gülümseyerek yataktan kalktım. Banyoya gidip işlerimi hallettikten sonra okul kıyafetlerimi giyerek hazırlandım. Lisedeki tüm kızlar hafif makyaj yapmayı sevse de ben tercih etmezdim. Belli belirsiz bir dudak koruyucuyu sürerek aşağıya indim. Okula gideceğimiz için artık kahvaltı daha erken hazırlanıyordu. Annem uyanmıştı babam ise dışardan geldiğine göre çok erken kalkmış olmalıydı. Günaydın diyerek onları öptükten sonra sofraya oturdum. Başak henüz inmemişti. Metin amca asık suratlı bir şekilde aşağıya indiğinde Başak'ın hasta olduğunu söyleyince canım sıkılmıştı. Bugün daha okulun ikinci günüydü ve onsuz okul çok sıkıcı geçecekti. Toprak ve Savaş abilerim de sohbet ederek aşağıya indiklerinde kahvaltı yapmaya başladık. Birkaç dilim salatalığı ağzıma atsam da iştahsız olduğum için başka bir şey yemedim. Toprak abim okula geç kalıyoruz dediğinde apar topar kalkarak babamın kahvaltı yapmama dair yaptığı tehdit dolu konuşmalardan da kurtulmuştum. Toprak ve Savaş abimle birlikte okula gittik. Arabadan indik, abilerim beni öpüp iyi dersler dediklerinde şaşırmıştım. " Abi sizin bugün dersiniz yok muydu? " 

Toprak abim gülerek elini omzuma attı. " Okulunda öğretmenlik yapacağımızı seni işletmek için söyledik Elya,artık seni gözetlemek için öğretmenlik yapmamıza gerek yok. "

Savaş abim arabaya dayandı. " Laf aramızda veletlerle uğraşmaktan baya sıkılmıştım. "

Hala şaşkınlığım geçmemiş ağzım açık onlara bakıyordum. Toprak abim eliyle çenemi alttan ittirmek suretiyle kapattı. "Şok geçiriyor çocuk, abi otoritesinden kurtuldun Elya, kendine gel son lise yılını özgürce yaşayabilirsin. "

Buna sevinsem mi üzülsem mi bilemedim. Şaşkınlıkla "Tamam görüşürüz abi." diyerek aynı şaşkınlıkla okula yürüdüm. Bir an kendimi boşlukta hissetmiştim. Bir yandan da rahatlamıştım. Abilerimin sürekli okulda olması sürekli bir baskı hissetmem demek oluyordu. Üzerimden dağ gibi bir yük kalkmış gibi hissetmem abilerimi sevmememden değildi. Onları çok sevsem de aşırı kontrolcü ve otoriter olmaları beni sosyal ortamda kısıtlıyordu. Oysaki ben deneyip yanılmak, yaşayarak öğrenmek istiyordum. Belki hatalar yapacak ama doğruyu öğrenecektim, düştüğüm yerden kalkmayı da bu sayede öğrenecektim belki. Sınıfa girdiğimde aklıma Başak'ın yerinin bugün boş olduğu geldi. Suratsız Arda yine Arka sıraya bacaklarını açarak yayılmıştı. Gıcıklığına yaptığına dair bahse girebilirdim. Dersimiz fizikti lakin hoca hasta olduğu için gelememişti. Müdür yardımcısı, boş derste basket veya voleybol oynamak için spor salonuna gidebilirsiniz dediğinde ben sınıfta kaldım. Boş sayfaya anlamsız bir şeyler karalayıp duruyordum. Kafama atılan buruşturulmuş kağıtla irkildim. Suratsızın sınıfta olduğunun farkında değildim. Kağıt kafama çarpınca kucağıma düşüverdi. Kağıda bakmak yerine arkama baktım. Öfkeyle " Konuşarak da anlaşabilirdik. Ama tüh ya unutmuşum, sen insan değildin değil mi? Af edersin türüne hakaret oldu şimdi. " dediğimde bozulsa da cevap vermedi. Kağıdı açıp okudum. "Ne oldu korkup kaçtın mı?" yazıyordu kağıtta. Arkama döndüm ve ona pis pis baktım. İntikamım acı olacak onu rezil edecektim. Beyaz bir kağıda eşek bedeni çizdim. Kafa bölgesine de Arda'nın kapüşonlu kafasını yerleştirdim. Çantamda her zaman bant olurdu. Bandı ve katladığım kağıdı alarak bahçeye çıktım. Bahçede şu anda kimse yoktu. Ders saatiydi ve bizim sınıftakiler de spor salonundaydı. Üzerine wanted yazan kağıdı okulun hemen girişine astım. Kameralara yakalanacağımı bilsem de buna değerdi. İnsanlıktan nasibini almamış olan Arda'ya neye benzediğini göstermem gerekiyordu. 

İLLÜZYON- Yeni HayatımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin