KİM BUNLAR? Bölüm 36

89 11 13
                                    


Selamlar arkadaşlar. 

Keyifli okumalar diliyorum. 



***

Açıklanmamış karanlık bir konu apaçık bir konudan daha önemli sanılır. 

                                                                      Friedrich Nietzsche



Gözlerimi açmak istesem de açamıyordum. Dimağımda bölük pörçük anlar kalmıştı sanki ve bir an nerede olduğumu anımsayamadım. Sakince düşünmek belki de en iyisiydi. Ya da hiç düşünmeden yalnızca nefes almak. Halim yoktu o yüzden düşünmeden yalnızca nefes aldım. Sonuçta yaşıyordum ve eğer yaşıyorsam hala yapabileceğim bir şeyler var demekti öyle değil mi? Başıma gelen tüm sıkıntılı olayların sonucunda hayat bana bu acı dersi vermişti. Hastalıkla savaş, babasızlıkla savaş, sonradan çıkan baban ve ailenle diyalog kurmaya çalışırken savaş, düşmanlar tarafından kaçırıl ve savaş. Hayat önüme savaşacağım ne çok sınav koymuştu. Yaşam bana karşı direnç gösteriyorsa ben de kendi taktiklerimle savaşmalıydım. En azından bir korkak gibi kaderime razı gelip anlamsız bir hayat yaşamamış olurdum. 

Nefes al, nefes ver Elya, nefes al ve nefes ver. Diye kendimi rahatlatmaya çalışırken bir anda zihnimdeki bulanıklık buharlaşıp uçarken aydınlandım. En son yol kenarında durduğumuzu ve adamdan kurtulmak için ormanda koştuğumu hatırlıyordum. Ne kadar zaman geçmişti? Okula geri dönmem gerekiyordu. Bizimkiler beni okulda göremeyince neler düşünecekti kim bilir? Gözkapaklarım çok ağırlaşmıştı, gözlerimi açmak ve etrafa bakmak istesem de çok korkuyordum. Beni bayıltan adam kimdi ve benden ne istiyordu?

 Ansızın kapının açılma sesini duydum. Ayak seslerine dikkatimi verdiğimde gelenin bir değil iki kişi olduğunu tahmin ediyordum. Gözkapaklarıma hakim olmaya çalışarak açmaktan vazgeçtim. Kendime geldiğimi öğrenirlerse bana zarar verebilirlerdi.

" O iyi mi?" dedi daha önce hiç sesini duymadığım adam. " Onu bayıltmak zorunda mıydın?" diye de devam etti.

Diğeri derin bir nefes verdi. "İnatçı ve dik başlı bir çocuk olmasaydı bayıltmak zorunda kalmazdım."

"Her şeyi mahvettin, o kız tutsak değil. "

"Kusura bakma abi ilk kez bir çocukla çalışma düşüncen olduğu için veletlere alışkın değilim. Ne yapacağımı bilemedim. Kaçmaya çalışıyordu başına bir şey gelebilirdi. "

Allah aşkına kimdi bu adamlar? Konuşmalarından anladığım kadarıyla benim iyi olmamı önemsiyorlardı. Fakat yine de bu durum beni zorla kaçırıp buraya getirdikleri gerçeğini değiştirmiyordu. Düşünmeye adamın tekrar sorduğu soruyla ara verdim ve kulak kabarttım. "Ne kadar süredir baygın. " 

"Yaklaşık iki saat oldu. "

" Kartal ve çocuklar yokluğunu fark etmiştir çoktan, her şeyi mahvettin."

"Kusura bakma ama abi bir çocukla çalışmayı düşünürken bunu da düşünmeliydin. Babasına rağmen bu işe kalkışan sendin."

Babamdan bahsettiklerini duyunca başımı çevirmeden hafifçe gözkapağımı araladım ve adamları görmeye çalıştım. Bana bakmadıklarını fark ettiğimde başımı hafifçe biraz yana çevirdim ve onları tam olarak görmeyi denedim. Bu adam daha önce babamla konuşurken gördüğüm takım elbiseli adamdı. Babamla ne konuşmuştu ve beni neden buraya kaçırarak getirmişti? Ben nasıl bir oyunun içindeydim? Bu adamların elinden kurtulmam ve babama olanları anlatmam gerekiyordu. Adamın "Ayılt kızı. "  diye emir vermesiyle korkum daha da artarken nabzım hızlanmaya başladı. Beni kaçıran ise "Abi ayıltmayayım daha sessizliğe doyamadım, bu kız susmaz da şimdi. "

İLLÜZYON- Yeni HayatımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin