YÜZLEŞME- Bölüm 17

172 11 27
                                    

Merhaba sevgili okuyucularım İLLÜZYON tüm hızı ile devam ediyor. İstiyorum ki hepiniz hikayeden zevk alın ve hikaye ile aranızda bir bağ oluşsun. Akıp giden hayat koşulları içerisinde iyi ki var dediğimiz ve bizleri kısa bir anda olsa başka bir dünyanın güzelliğine, farklılığına sürükleyen hikayeler hayatımıza renk katmaya devam etsin. Burada sizlerin katkısı önemli, her yazar okuyucularının tepkileri, eleştirileri ile ilerler. Siz de bu hikayeye yorumlarınızla katkı sunarak tepkilerinizi iletin lütfen. Keyifle okumanızı diliyorum sevgiler. 

***


Doğruluğu sevin ama hatayı da affedin. 

 Voltaire

Hayat gerçekten çok tuhaftı. Daha doğrusu insanoğlu mu demeliydim?  Çok kısa süre önce hayatım bambaşka bir durumdayken şimdi aksiyonun ortasındaydım ve bu duruma neredeyse alışacaktım. Hayatım bir satranç oyununa benzemişti ve her evrede bir yerden bir piyon çıkarak hayatımda rol oynuyordu sanki. Aslan dayımın varlığını yadırgamamış olmayı belki de bu oyuna ayak uydurmak için duyduğum o muhteşem isteğe bağlıyordum. Hayatım hiç istemediğim kadar renklenmiş ve dönüşmüştü. Beni sevecek insanların sayısı artarken aynı zamanda bu insanlara karşı hesap verme zorunluluğum da doğmuştu.

 Hangisi daha zordu? hayata güçsüz bir şekilde tek başına devam etmek mi, yoksa hayatındaki tüm sevdiklerinin kişiliklerine, beklentilerine rağmen kendin olabilmek mi? Karar veremiyordum sanki hayatın kendisi ta en baştan insanları zorlamak için düzenlenmiş çok gerçekçi bir oyundu. Güçlü olan mı kazanıyordu yoksa iyi olan mı? Belki de iyi olanlar ellerine geçeni kazanç sanıp kendilerini kandırıyor, ya da güçlü olanlar güçlerini kullanarak sahip oldukları şeylerle mutluluğu satın alabileceklerini düşünüyorlardı. Hangisi haklıydı? Belki de herkes kendince haklıydı. Yeryüzünde mevcut olan düzenli bir dengesizliği yaratmak için belki de hepsi olmalıydı. İyiler, kötüler, tarafsızlar ve dünyanın hiç değişmeyen döngüsü. Dünya dönerken insanlar zamanın kendilerini sürüklediği girdabın içinde doğru ya da yanlış bir şekilde yaşıyor ve herkes kendince haklı oluyordu. Ama yine de bu hayatta benim açımdan bakıldığında en çok ben haklıydım. Bugün yaşadıklarımın suçlusu ben değildim. Bana kızan ailem de haklıydı belki ama yine de çok geç kavuştuğum ailemi çocuksu bir yüreklilikle korumaya çalışmam da yadırganmamalıydı. Ben doğru bildiğimi yapmıştım ve şu anda abimle Çınar'ı beklerken kendimi nasıl ifade edeceğime dair senaryolar üretmek için uğraşıyordum. Bu gerçekten insanın ruhunu yoran bir zaman dilimiydi. 

Aslan dayım çoktan gitmişti ve bir yandan da onun için endişeliydim. Çok ama çok korkuyordum. Odamın kapısını kilitleyip balkona çıktım. Bahçede hala korumalar vardı. İçimdeki korku daha da artmıştı. Abim ve Çınar geldiğinde bu korumaları nasıl aşacaklardı? Başlarına kötü bir şey gelmesinden de bu evden kurtulamamaktan da korkuyordum. Zaman geçmek bilmiyordu. Koltuğa oturup dizlerimi karnıma çekerek başımı dizlerime kapattım ve sesli bir şekilde dua etmeye başladım. Sesli söylersem duam kesin kabul edilecek  diye düşünüyordum. "Allahım ne olur sorunsuz bir şekilde buradan kurtulayım. Biliyorum çok şey istiyorum ama Halim'den de sonsuza dek kurtulayım ne olur. Aslan dayım sağ salim dönsün. Bir de Allahım dayım da gelip bizimle çiftlikte yaşasın. "durakladım ne çok şey istemiştim ama hala isteklerim bitmemişti. Ben başıma dev bir çorap örmüştüm ve ondan kurtulmam için büyük bir yardım lazımdı. Başımı tavana doğru kaldırdım. "Allahım son bir şey daha; babam ve abilerim bana çok kızmasın olur mu?" Duam bitince bizimkilerin kamera görüntülerini izlediklerini hatırlayınca  nedense utandım. 

İLLÜZYON- Yeni HayatımWhere stories live. Discover now