XIV - ❝Gerçekler ve Rüyalar❞

1.8K 115 11
                                    

"Köprüler yıkılsa da bazı kollar sevdiklerine bir yol bulur, uzanır

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.



"Köprüler yıkılsa da bazı kollar sevdiklerine bir yol bulur, uzanır."

XIV - "Gerçekler ve Rüyalar"

Ertesi sabah hafifçe yağmur çiseliyordu.

Arabadan indiğimde ıslanan botlarımın üzerindeki su damlaları parlıyordu ama buna rağmen acele etmedim. Üzerimdeki kabanın, saçlarımın ıslanmasına izin vererek yavaş adımlarla holdinge doğru yürüdüm. Yağmur damlalarının son durağı olan kıvırcık saçlarım çok az yatıştığında döner kapıdan içeri girmiştim.

Beni gören güvenlik görevlisi, turnikeye kendi kartını okutup geçmem için çekildi. "Hoş geldiniz, Mihrinaz Hanım." Genç güvenlik görevlisine başımla selam verdim. Aylar sonra ilk defa buraya adım atmama şaşırmış olmasını bekledim ama yüzünde hiçbir ifade yoktu.

Büyük holü geçip asansörün karşısında durduğumda, "Size odanıza kadar eşlik etmemi ister misiniz?" diye sormuştu başka bir görevli.

"Turan odasında mı?"

Başını hızla aşağı yukarı salladı. "Bir saat önce geldi."

"Güzel. Sen işine dönebilirsin." Güvenlik görevlisi uzaklaştığında asansör de durmuştu. Benimle beraber birkaç kişi daha asansöre bindiğinde gözlerinin üzerimde olduğunu hissedebiliyordum.

"Mihrinaz Hanım?" dedi beyaz gömleğini düzelten esmer kız. Büyük ihtimalle stajyerdi çünkü önlüğünde ismi, çalıştığı konum yazılı değildi. "Sizi gördüğümüze sevindik. İsminizi çok duyduk."

Kızın samimiyetine karşılık vermeye çalıştım. Gözlerimi kısarak içten bir şekilde tebessüm edip, "Teşekkür ederim," dedim. "Stajyer misiniz?"

Hevesle kafasını salladı. "Evet, birkaç hafta oldu başlayalı. Burada olmak bizim için büyük şans."

"Umarım daha iyi yerlere gelirsiniz." Asansör durduğunda benimle vedalaşıp indiler. Tek başıma kaldığımda bedenimi aynaya doğru çevirmiş, kendime bakmıştım. Aynada kendine baktığında gülümsemeyi beceremeyen biri olmuştum her zaman. Gördüğüm insan, asla beni memnun etmezdi.

Elimi yanaklarıma koyarak kendimi daha detaylı inceledim. Değişik görünüyordum sanki. Yanaklarıma bir renk gelmiş, yüzüm canlanmış gibiydi. Kıvırcık saçlarım gür bir şekilde açıktaydı. Buna rağmen yuvarlak ve beyaz yüzüm belirgindi ve saçlarım onun sönük kalmasına izin vermiyordu.

Sabah aldığım duştan sonra Zamir saçlarımı kurutmuş ve beni Arif'le birlikte buraya göndermişti. Kendisinin benimle gelmesini istesem de bunu reddetmişti. Bazı şeyleri yalnız çözmenin bana iyi geleceğini savunuyordu. Haklı olduğunu biliyordum. Her başım sıkıştığında ona koşamazdım. Bu hataya bir kere düşmüştüm ve dedemi kaybettiğimde tüm yüklerin altında ezilen ben olmuştum. Savaşmak, mücadele etmek bir kenara, onun acısını bile zor atlatmıştım. Sahi onun acısını atlatmış sayılıyor muydum?

HALEFWhere stories live. Discover now