II - ❝Kuşunun Peşini Bırakmayan Kafes❞

12K 1.2K 1K
                                    

"Ruhum kör müydü?

Neden hep sert duvarlara çarpıyor, taşlara takılıp düşüyordu?"

II - "Kuşunun Peşini Bırakmayan Kafes"

"Rana teyze, baklava istiyorum!" diye bağırıp merdivenleri koşar adım indiğimde ayakkabımın açılan bağğına dolandım ve üç basamak kala yere düştüm. Düşğümde dudaklarımdan kopan çığlık tüm evi inletirken daha gözümü açamadan başımın üzerinde bir sürü insan birikmiş, hepsi bana doğru uzanmıştı.

Benimle aynı yaşta olmasına rağmen kollarını bedenime dolayarak beni kaldırmaya çalışan Turan, "İyi misin?" diye sordu endişeyle. Yerde oturmamı sağladıktan sonra bedenimi yokladı, saçlarımı ayırarak başıma baktı.

Rana teyze, Ertan Bey ve birkaç koruma iyi olup olmadığımı sorduklarında kenarda durup sadece bizi izleyen yengeme kaşlarımı çatarak bakmıştım. O neden yanıma gelmiyor ve benimle ilgilenmiyordu? Dün yine Aysar'ı çalıp oyun oynadığımız için miydi bu öfkesi?

Dudak bükerek, "Dizim," dedim ağlamaklı sesimle. "Dizim acıyor."

Turan'ın gözleri elbisemin kapattığı dizime indiğinde eliyle elbisemi sıyırdı ve dizime baktı. Kanıyordu. Rana teyze, koşar adım ilk yardım çantasını getirirken Turan, pürdikkat yarama bakıyordu.

Ertan Bey eğilerek, "Küçük Hanımefendi, çok kanamıyor ama dilerseniz hastaneye gidebiliriz," demişti. "Dedenize haber verelim mi?"

"Büyütüyorsunuz ama!" diye araya girdi yengem. "Hiçbir şeyi yok."

Turan kaşlarını çatarak yengeme döndüğünde ağzını açıp bir şey söylemek istemiş ama koşar adım gelen Rana teyzeyi fark ettiğinde susarak geri çekilmişti. Dakikalar sonra Rana teyze, yaramı temizleyip dizimi sardıktan sonra bana baklava açmak için mutfağa gitmişti.

Ertan Bey, "Sizi salona ya da odanıza taşıyayım mı?" dediğinde başımı iki yana salladım. "Bir şey olursa bana seslenin."

O gittiğinde Turan hâlâ karşımda bağdaş kurmuş şekilde oturuyor ve beni izliyordu. "Canın çok acıdı mı?"

"Acıdı."

"Biliyor musun, sanki canın acıdığı için benimki de acımış gibi hissettim. Çok tuhaf değil mi?"

Omzuna vurarak, "Yalancı," diye mırıldandım. "Öyle bir şey olamaz."

"Vallahi bak!" diye itiraz etti. "Yemin ederim, hissettim acıyı."

"Tamam, inandım."

Omuzlarını dikleştirerek, "Eğer inanmıyorsan ben de düşerim merdivenlerden," demişti kendinden emin tavrıyla. "Eşit oluruz."

HALEFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin