X - ❝Takvimin Karanlık Günü❞

10.3K 1K 2.1K
                                    



"Takvimin o günü zifirî karanlıktı. Sanki gece, güneşi kandırmış ve doğmasını engellemiş gibiydi. O gün güneş bizi terk etti. Ve artık bin defa da doğacak olsa bunu telafi edemezdi."


X - "Takvimin Karanlık Günü"

Eskiden güneşin doğumunu ve batımını izleyen, bundan zevk alan biriydim. Sonra bir gün batımı tüm hayatımdaki ışıkları söndürmüştü. Onun bana tüm gerçekleri anlattığı güne benziyordu sanki bugün. O gün bana söylediklerinin izini hâlâ ruhumda taşıyordum. Kelimeleri ruhumun üzerine yazılmıştı ve hiçbir silgi cümlelerini silememişti.

Ruhumu bir yazı tahtasına çevirmişti. Çiviyle kazıdığı gerçeklerin sızısını hâlâ duyabiliyordum.

Fakat her şeye rağmen göğüs kafesimde şöminenin hiç sönmediği, tahtadan yapılma bir ev vardı. Evin etrafı yaprak dökmeyen kozalaklı ağaçlarla çevriliydi. O evde şöminenin daima yanma sebebi Zamir'di. n, hızlı bir şekilde çarpmasının tek sebebi Zamir'di.

öküleceğini biliyordum. Söneceğini, söneceğimi ve kışın ortasında soğuktan donacağımı biliyordum.

Buna rağmen onunla evlenmiştim.

"Mihrinaz?" Puslu düşüncelerimi dağıtan ince sesin sahibine doğru döndüğümde kapının eşiğinden içeriye kafasını uzattığını görmüştüm. Sarı saçları omuzlarından aşağıya doğru dökülüyordu. Gözleri üzerimde gezinirken ruh hâlimi anlamak istiyormuş gibiydi. "Uyuduğunu sanmıştık. Neden yanımıza gelmiyorsun?"

Doğru. Uyuyacağımı söyleyip odaya çekilmiştim ve hepsi bunu anlayışla karşılamıştı. Fakat zihnimin gürültüsü beni uyutmamıştı. "Uyuyamadım," dedim kupkuru sesle. "Geliyorum." O an aklıma gelen şeyle Büşra'yı durdurdum. "Baran'ın ailesinin bankaya borcu vardı. Değil mi?" Baran, daha önce maaşını ailesinin kredi borcu için harcadığını söylemişti.

Büşra bu soruma şaşırdı. "Evet."

"Babasının mı borcu var? İsmi nedir?"

"Yunus Çakır. Baran'ın dedesi kanser olduğu için defalarca kredi çekmek zorunda kaldı. İyileşti ama adam."

"Anladım. Sen çık, ben geliyorum."

Kendime açtığım hesabı yöneten, üniversiteden tanıdığım bir muhasebeci vardı. Fatih'in yakın arkadaşıydı ve onun sayesinde tanışmıştık. Dedemden habersiz biriktirdiğim parayı onun sayesinde bankaya yatırmıştım. Telefonumu alarak Fatih'e mesaj atıp onun numarasını sorduğumda bana saniyeler içerisinde cevap vermişti.

Numarasını kaydedip onu aradığımda telefonu hemen açmıştı. "Alo?"

"Berk," dedim kısık sesle. "Selam. Ben Mihrinaz."

"Oha! Selam. Nasılsın?" Onu aradığım için oldukça şaşırmış gibiydi.

"İyiyim, sen?"

"İyilik," dedi keyifle. "Bir şey mi oldu? Dün kuyumcuda bir miktar para harcamışsın."

Demek görmüştü. "Evet, harcadım." Derin nefes alıp, "Yunus Çakır diye bir adam var. Oğlu Baran Çakır. Onların bankaya borcu varmış. Hangi banka olduğunu bilmiyorum," diye konuştum seri şekilde.

"Anlamadım."

"Borcunu ödemek istiyorum ama benim ödediğim gizli kalmalı. Banka, kura çekip birinin borcunu silmiş gibi yalan uydurabilir mi?"

HALEFWhere stories live. Discover now