IX - ❝Sevdanın Vekâleti❞

8.5K 904 799
                                    

A

"Kadının ihanetleri yalanlarının kefareti, adamın yemini ise sevdasının vekâletiydi. Belki de bu sevda onların esaretiydi..."

IX - "Sevdanın Vekâleti"

Işık, salonumuzun her köşesini aydınlatıyormuş gibiydi. İçimdeki karanlıktan başka her yere vuran ışık, Hande Hanım'ın yüzünde parlıyordu. "Yemeğini düzgün yemen, sık sık ağzını silmen gerekiyor!" dediğinde ona ters bir şekilde baktıktan sonra elime aldığım tabağı sinirle duvara doğru fırlatmıştım. Sabahtan beri görgü kurallarını öğretmeye çalışan bu öğretmen kılıklı, uyuz kadın beni disiplinli olmam adına aç bırakmıştı. Açlıktan midem delinecekti neredeyse. Sürekli yanlış yaptığım için yemek saatimi erteliyor, beni bu şekilde eğitebileceğini sanıyordu.

Yüzüne büyük bir şaşkınlık yerleşirken, "Böyle mi?" diye sordum ukala tavrımla.

"Seni küstah!" diye bağırıp öfkeyle ayağa kalktı. "Bu yaptıklarını dedene rapor edeceğim!" Siyah portföy çantasını alıp gözlüklerini düzelttikten sonra topuklarını yere vurarak arkasını döndü ve salonun çıkışına doğru yürümeye başladı.

Son kez bana dönüp baktığında, "Gelirken çikolatanın yanında baklava da almasını iletirseniz sevinirim," deyip ona el salladım.

Kulaklarına kadar kızarıp evi terk ettiğinde Rana teyze, mutfağın girişinde durarak tuttuğu kahkahasını serbest bırakmıştı. "İyi yaptın, Küçük Hanımefendi!"

Asiye abla da gülerek salona girdiğinde az önce et soteyi fırlattığım duvara bakarak, "Gelecek sefer duvara atmayın lütfen, Küçük Hanımefendi. Temizlemesi zor oluyor da," demişti sitemle. Bunu söylerken saçlarımı okşamayı da ihmal etmemişti.

Sonra bir anda yok oldular. Hande Hanım yine salonun ortasında belirirken elinde tuttuğu cetveli avucuna yavaşça vurarak, "Mihrinaz Akşahin," dedi ürkütücü sesle. "Bugün yemek yemenizi yasaklıyorum."

Ona bağıracağım sırada, "İki gün yasaklayın," dedi yengem. Salonun ortasında onu gördüğümde öfkem daha çok büyümüştü.

"Üç gün," dedi Hande Hanım. "Şimdi çatalları nasıl tuttuğunu test edeceğim."

Çatal tutamadığım için aç mı kalacaktım? "Hayır."

"Mecbursun," dedi gözlerini kısarak. "Her gün şık masalara oturuyorsun. Dedeni utandıracak bir harekette bulunmamalısın."

Tüm bedenim gerilirken, "Ben," dedim zorlukla. "Dedemi utandırmam!"

"Senin varlığın dedenin utanç sebebi!" diye haykırdı yüzüme doğru. "Akşahin olmayı hak etmiyorsun, küçük yılan! Baban ve annen gibi Azim Bey'i utandıracaksın. Sen de onlar gibisin!"

"Değilim," diyebildim zorlukla. "Onlar gibi değilim."

"Vefasızsın," dedi Hande Hanım. "Dedeni hep üzdün!"

HALEFTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang