4.Bölüm " Hedef Haline Gelen Ceylan"

42.9K 1.8K 117
                                    

4.Bölüm "Hedef Haline Gelen Ceylan"

🦋

Alacaktık.

Ben Ayza Kılınç, karşımda duran Uraz Alakurt ile intikamımızı alacaktık. Ben ve Uraz Alakurt Pençeyi yok edecektik. Bunu duymak hoşuma giderken, yüzüme bir gülümseme oturdu. Bakışları kısa bir anlık yüzüme yerleşen gülümsememe kaymıştı. Ardından tekrar gözlerime baktı.

"Alacağız." dedim aynı kararlılıkla.

Birbirimizin gözlerine bakarken, ikimizin de gözleri ifadesiz görünüyordu. Ama aslında içimizdeki intikam ateşi daha çok harmanlanmıştı. Bakışlarımı ondan çekip manzaraya çevirdim tekrardan bir süre daha aynı pozisyonda manzarayı seyrettik. Batmakta olan güneş tamimiyle battığında. Ortamda ki sessizliğe son verdi.

"İçeriye geçelim."

Kafamı sallayıp onu onaylarken batan güneşin etrafa yaydığı kızıllığa son kez baktım. İçeriye doğru yürümeye başladık. Bizi fark eden koruma kapıyı çoktan çalmıştı, bir kız kapıyı açarken geçmemiz için yol verdi.

"Hoş geldiniz Uraz Bey." dedi benim yaşlarımda belki daha büyük olan çalışan elbisesi giymiş kadın.

Uraz baş selamı verip bir şey demeden ilerlerken, kadının bakışları bana döndü.

"Sizde hoş geldiniz." dediğinde tebessüm etmekle yetinip ilerleyen Uraz'ı takip ettim.

Uzun bir holden geçiyorduk. Mermer desenli gri tonlarının hakim olduğu duvarlarda beli aralıklarda tablolar vardı. duvarda asılı olan Beyaz kaplan ilgimi çekerken yaklaşıp daha yakından baktım. Fazla asil görünüyordu.

Uraz'ın gözden kaybolduğunu fark ettiğimde tabloyu incelemeyi bırakıp adımlarımı hızlandırıp ona yetişmeye çalıştım. Uzun koridor bitince merdivenlerin olduğu bir alana çıkmıştık. Geniş bir salon bizi karşılarken sade gold, siyah ağırlıklı koltuklar vardı. Evin kasveti ve ağırlığı biran için boğmuştu beni, etrafta çok fazla şey olmasa da ağır duruyordu.

Merdivenlerden çıkmaya başladığında onu takip ettim. Siyah mermer desenli basamakların trabzanları camdandı, tutacakları ise griydi. Kafamı kaldırıp üsteki cama baktım. Bu evi kim tasarlamıştı?

Merdivenleri bitirdiğimizde iki yana ayrılan koridor bizi karşılamıştı. Sağ koridora saptığında onu takip etmeye devam ettim, kısa koridoru döndüğünde iki kapı vardı. Kapının ilerisinde bir koridor daha vardı ama o iki kapının olduğu koridorda durmuştu.

Bir kapıyı açıp bana döndü. Gözleriyle geçmemi işaret ettiğinde dediğini yapıp içeriye girdim. Yine gri ve siyah tonlu bir oda beni karşılarken ruhumun giderek boğulduğunu hissetmiştim.

"Kalacağın oda." diye konuştuğunda ona döndüm.

"Şey daha renkli bir odan yok mu?" diye ona dönüp sordum.

"Tüm odalar bu tonda, ilerleyen zamanlarda beğenmediysen adamlara söyleriz hallederler." dediğinde ,kafamı tamam dercesine salladım. Şuan tek derdim odaymış gibi.

"Tek sorunum odanın tonuymuş gibi.." diye mırıldandım duymadığını sanarak.

"Sağlam zihin için sağlam uyku gerekir. Boğucu gelen bir odada sağlam uyku olmaz. Yani tek sorunumuz olmasa da üçüncü dördüncü sorunumuz olabilir." dediğinde gülmüştüm. Benim gülen suratımın aksine onun yüz ifadesi oldukça ciddiydi. Bu beni biraz şaşırtmıştı.

" Uyu dinlen. " dedi odadan çıkmak için hareketlenirken.

" Bekle. Konuşmayacak mıyız? " deyip onu durdurdum.

HARABETahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon