Yorgunluktan bitap düşerek yazdığım bir bölümdü. Gece yarısı yayınlayacaktım ama en son pil tükendi uyarı verdiğimde bilgisayarı kapatıp telefonda yazmaya devam etmiştim. Sonrası ise biraz dinleneyim derken içim geçmiş sanırımm.Ama yorgunluğa rağmen şaşıracağınız sürpriz bir misafir olacak.
Yavaş yavaş savaşa giriyoruz hazır olun çiçeklerim.
Sizi çok yormadan ve uzatmadan özlemini çektiğiniz bölüme bırakıyorum. İyi okumalarrr❀
AY DUR DUR KARAKTERLER DEĞİŞTİ GÖRDÜNÜZ MÜĞĞ?
BEN UYUMLARINA BAYILDIM SİZ NE, DÜŞÜNÜYORSUNUZZ? (Bu arada başından beri aklımda Uraz deyince hep bu karakter belirirdi de kararsızdım. )
🦋
"Tahta göz dikmek cesaret ister. Cesareti olana saygım var. Tek rauntluk bir maç. Kazanan tahta oturur. Ne dersin? Var mısın Kaplan?"
Beline doladığım elim kayarken, bakışlarım hızla Uraz'ı buldu. Bu ne demekti?
Ben tedirginlikle ona bakarken, yüzüne yerleştirdiği ifadesiz bakışlarını elinde tutuğu kâğıttan çekip Bulut'a çevirdi.
" Getiren kim? " diye sordu, kuru bir ses tonuyla.
Sinan ve Cem oturdukları yerden kalkıp, yanımıza doğru adımladı. Biranda onlarda ciddileşmişti.
"Bir dilsiz abi." diye cevapladı Bulut.
"Dilsiz mi?" diye soran Cem şaşırmış gibiydi. Dilsiz derken? Dilsizde kimdi?
"Emin misin?" diye sordu Uraz.
Bulut kafasını 'Evet' dercesine salladığında Cem yaklaşıp Uraz'ın elindeki zarfı aldı. Zarfı okumaya başladığında Sinan da yanına yaklaşıp onunla birlikte okudu.
KAMU SEDANG MEMBACA
HARABE
Fiksi RemajaKaybolan çocukluğunun kelebeği bir kıvılcımı ateşledi. Kanatları yanan kelebek karanlığa karışmış bir adamın göğsünde uyudu yılarca. Bir çift yeşil göz uğruna yakılır mıydı koca dünya? ... "Gitmelisin. " dedi, büyük bir yıkılmışlıkla. "Hayır." di...