39. Bölüm "O Adam"

28.2K 1.3K 162
                                    

Ben geldimmmm. O kadar uzun zaman oldu ki üzerinden asırlar geçmiş gibi... Bir türlü toparlanamadım. Tam her şeyi yoluna koydum derken, başka bir sorun ortaya çıkıp durdu. Bende baktım sorunların biteceği yok. Yazarak sorunlardan uzaklaşayım dedim.

Özlemişsinizdir sizi daha fazla ayrı tutmak istemiyorum. Keyifli okumalar. 

Lütfen ama lütfen yorum yapmayı unutmayın güzel yorumlarınıza ihtiyacım var.

Lütfen ama lütfen yorum yapmayı unutmayın güzel yorumlarınıza ihtiyacım var

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

🦋

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

🦋

Uraz'ın sorusu üzerine ortama düşen sessizlik, yüksek gerilim hattıyla eş değerdi. 

Oluşan sessizlik sanki yaklaşacak olan bir kıyametin alameti gibiydi. 

Sinan ayakta dikilmeye devam ediyordu. Cem oturduğu koltukta dikleşmiş tek kelime etmeden Uraz'a bakıyordu. Uraz'sa bakışlarım merakla ona kaydı. Sert çehresi, çatılmış kaşlarıyla kısılmış bakışları doğrudan Cem'i hedef almıştı.

Belimdeki kolu sıklaştığında, elim refleks olarak bel boşluğumda duran parmaklarının üzerine yerleşti. Muhtemelen o bu temasımı hissetmemişti. Çünkü tam o esnada bakışları bir yırtıcı gibi birbiriyle gergince bakışan ikilinin üzerine kilitlenmişti. "Sikeceğim şimdi sizin bakışmanızı!" diye tısladı. "Ne oluyor burada Cem? Siz ikiniz ne saklıyorsunuz?" diye sorarken, sesi buz gibiydi.

Uraz'ın gür çıkan sesi ikisinin arasındaki bakışmanın kesilmesine sebep olmuştu. Cem koltukta biraz öne doğru kayarak Uraz'la göz teması kurdu. "Abi Afra burada sonra konuşalım. "dediğinde biran için afalladım.

Benden bir şey mi gizliyordular?

Senden bir çok şey gizliyordular. Diye fısıldayan iç sesimi görmezden geldim. İçimdeki garip buruklukla Cem'e baktım. Belki önemli bir şeydi ondan benim yanımda konuşmak istemiyordu ama ne bileyim işte kırıldım. Keşke bunu üstü kapalı bir şekilde söyleseydi.

" Ben... " diye konuştuğum esnada ikisinin de bakışları bana kaymıştı. Uraz'ın belimdeki elini tutup tenimden ayırırken doğruldum. " Bir su içeceğim siz konuşun."

HARABEWhere stories live. Discover now