19.Bölüm "Geçmişi Hatırlatan İz"

33.8K 1.5K 269
                                    

Biraz geçikmeli bir bölüm oldu. Aslında bölüm hazırdı. Bir kontrol edeyim dedim, baktım fazla atlatmalar var. Baktım içime sinmedi, başladım düzenleyip ekleme yapmaya. Uzun bir bölüm oldu, bu kez sindi içime. şimdiden iyi okumalar herkese ❀

Beğenip yorum yapmayı unutmayın çiçeklerim❀

19.Bölüm "Geçmişi Hatırlatan İz"
.
.
.

🦋

Gözleriyle teşekkür etti bana, ona güvenip inandığım için, gözlerimle kabul ettim teşekkürünü...

Elimde bir sıcaklık hissettiğimde bakışlarım oraya kaydı, parmaklarımın arasında tutuğum çakıyı yavaşça aldı. Kanlanmış çakıyı incelerken kaşları hafif çatıldı, kafasını kaldırıp ela gözlerini sorgular şekilde üzerime dikmişti. Gözlerine yerleşen soru işaretlerini fark ettim, alt dudağımı dişlerimin arasına alıp bakışlarımı ondan kaçırırken elindeki çakıya baktım. Cebinden çıkardığı mendille kana bulanmış çakıyı dikkatle sildi. Üzerinde kaplan simgesi olan çakıcısını.

"Çakımı ne ara arakladığını daha sonra konuşacağız. Önce buradan çıkalım." dedi, net bir sesle. Çakıyı katlayıp cebine koydu. Bakışlarım yüzüne kaydı tekrar, yüz ifadesi sinirli değildi. Kızmış gibi de durmuyordu, adamlar ispitçi dediği adamı çoktan çıkarmıştılar. Sinan bize doğru yaklaştı.

"Abi, kimse gelmeden çıkmalıyız." Dediğinde, Uraz gözleriyle onu onaylayıp bana baktı. Hadi dercesine komut verdiğinde hareketlenmiştim.

Birlikte mekandan çıktığımızda etrafa bakındım, köşede duran eski tabelayı gördüğümde buranın tahmin ettiğim gibi bir düğün salonu olduğunu gördüm. Tek fark, terkedilmiş bir düğün salonuna benziyordu. Korumalardan biri kapımızı açtığında Uraz elini arabanın üzerine yaslayıp geçmem için yol verdi, hareketlenip arabaya bindiğimde kafam yine Uraz'ın eline sürtünmüştü. Yana kaydığımda, oda arabaya yerleşti, koruma kapıyı kapattığında içimdeki çelik yelek artık beni boğuyordu.

Kabanımı çıkarmak için hareketlendiğimde, araç hareket etmişti. Uraz'ın bakışlarını üzerimde hissediyordum. Ona bakmadan çıkardığım kabanı yan tarafıma koydum. Çelik yeleği nasıl çıkaracağımı bilmediğim için etrafında ellerimi gezdirdim.

"Gel buraya. " diye net bir ses duyduğumda başımı Uraz'a doğru çevirdim. Hafif bana doğru dönmüştü.

Ela gözlerine baktım, elim hala çelik yeleğin üzerindeydi. Elimi indirip ona doğru yaklaştım, aramızda biraz mesafe bırakıp durdum. Üzerime doğru eğildi, eli çelik yeleğin yanlarına doğru gitti, ben çelik yeleği çıkarmasını beklerken beni belimden tutup kendine doğru çevirdi. Refleks olarak ellerim kollarına tutunmuştu. Bakışlarım ela gözlerine kaydığında, belimde olan bakışları gözlerime tırmandı.

Hafifçe üzerime doğru eğildi yüzlerimiz arasında milimlik fark kaldığında durmuştu. Sıcak nefesi yüzüme çarptığında, midem kasılmıştı. Gözlerim anlık kapanıp açıldığında, ela gözlerinin dikkatle beni izlediğini gördüm. Sanki yanlış bir şey yaparken yakalanmışım gibi hissettim, ellerimi kollarından çektim. Bakışlarımı ondan kaçırıp arkasındaki camdan akıp giden yola baktım, lakin bu sadece birkaç saniye sürmüştü. Sanki gözlerine bakmam gerekliymiş gibi bakışlarım tekrar gözlerine kaydı. Hala bakışlarını üzerimden çekmezken, yeniden göz göze gelmemizle birlikte dudağının kenarı kıvrıldı.

Elleri hala belimde dururken, bu kez nefesini kasıtlı olarak yüzüme üfledi. Sigara kokusunun, karıştığı keskin nane kokusuyla birlikte midem kasılırken kaşlarım çatıldı.

HARABEWhere stories live. Discover now