25.Bölüm " Gittikçe Büyüyen Şüphe Tohumları"

31.5K 1.5K 3.5K
                                    

25.Bölüm "Gittikçe Büyüyen Şüphe Tohumları "

Lütfen oy ve yorum yapmayı unutmayın ❀

Lütfen oy ve yorum yapmayı unutmayın ❀

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Öndeki bölümden

"Peki..." dedim ela gözlerine bakarken. "Peki ya o seni bulursa?" diye sorduğumda, göz bebekleri hareketlendi.

İçimde avaz avaz bağıran bir şeyin varlığıyla birlikte vereceği cevabı bekledim.

"O zaman umarım, bu mesele bitikten sonra bulur beni."

🦋

.
.
.

Yoldaydık eve gidiyorduk. O konuşmamızdan sonra kelebek meselesi ile ilgili bir şey dememiştim. Zarf hakkında konuşmuştuk. Zarfı odamın kapısının altından, odamın  için itilmiş halde bulduğumu söylediğimde gözlerime yine o ürkütücü karartı inmişti.

Biranda delirirkem, Sinan diye bağırmıştı. Sinan'a patlayıp esip gürlemişti. Sinansa hiçbir şey demeden sessizce susmuştu. Onu ilk kez bu denli öfkeli gördüğüm için sesimi etmemiştim.

Kabul biraz bende ürkmüştüm.

Sinan'a bir güzel bağırdıktan sonra odadan çıkmıştı. Sakinleşmeye çalışırken bir süre odaya gelmemişti. Odaya geri geldiğinde siniri geçmişti ama ben ona gördüklerimden bahsetmemiştim.

Bu şimdilik sadece bir şüpheydi.

Şüphemi söylemememin sebebi ise son söyledikleri değildi. Emin  olmayışımdı. Emin olmadığım bir şeyi ona söylersem, ikinci kez alnıma silah dayıya bilirdi. Ve bu kez hiç düşünmeden sıktığı namlunun ucundaki hedef, ben olabilirdim.

Bu düşünce içimi ürpertirken titredim.

Sıkar mıydı ki?

Eğer ben gerçekten kelebek çıkarsam ona bunu nasıl açıklayacaktım. En önemlisi kendime bunu nasıl açıklayacaktım? Üzerime konulan şeyle birlikte irkilirken başımı yana çevirdim. Ben yan dönmüş şekilde dışarıyı izlerken, Uraz üzerindeki ceketi çıkarıp üzerime örtmüştü. Bakışlarım ela gözlerine takıldı. Üzerimdeki ceketinden buram buram kokusu yayılıyordu.

Eğer kelebek bensem. Yirmi dört yıldır yüzünü bile hatırlamadığım bu adamın, yılarca beni arayışının izahını nasıl verecekti kalbim?

Verebilir miydi ki? Nefes alırken ciğerlerime kokusunun doluşmasına izin verdim. Başımı ağırca arabanın camına çevirdim. Kafamı koltuğun kenarına yaslayıp dışarıyı seyretmeye devam ettim.

Öğrenmeliydim. İlk o gördüğüm görüntülerin gerçek olup olmadığını öğrenmeliydim. Eğer kamera kayıtlarına ulaşabilirsem, bayılmadan önce gördüğüm iki küçük beden zihnimden bir parça mıydı değil miydi öğrenebilirdim. Eğer kamerada öyle bir görüntü çıkmazsa, geriye iki seçenek kalıyordu. Ya yaralandığım için etkilendiğim bir hikayeyi canlandırmıştı zihnim   ya da geçmişten hatırlamadığım bir anıyı önüme çıkarmıştı.

HARABEWhere stories live. Discover now