17.Bölüm"Zor Karar"

32.3K 1.8K 205
                                    

17. Bölüm "Zor Karar"

Önceki bölümde bölümün biraz daha uzun olmasını istemişsiniz. Bende istediğinizi kırmayıp uzun bir bölüm yazdım, bir ara kendimi frenlemesem upuzun bir bölüm ortaya çıkacaktı :)

Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi, satır aralarına yorum yaparak dile getirebilirsiniz. Umarım beğenirsiniz. iyi okumalar.

.

.

.

🦋

Elimde ki kumandanın tuşlarına basıp, kanalarda gezinmeye devam ettim. Gezindiğim kanaların hiçbirinde bir şey bulamamıştım, sıkılıp kumandaydı yanıma bıraktım. Bakışlarım göz ucu ile koltuğa oturtulmuş Ceme kaydı, hasta olduğu halde önünde bilgisayar vardı, saatlerdir gözünü bilgisayardan ayırmamıştı.

Musa birkaç saat yanımızda bekledikten sonra, kaçmayacağımızdan emin olmuş olmalı ki dışarıya çıkmıştı. Pelin eve geldiğinde Cemi koltukta vücudu sarılı halde görünce, baya panik yapmıştı. Cem onu sakinleştirmek için iyi olduğunu söylediğinde, Pelinin vurulma olayını bilmediğini öğrenmiştim. Şimdi ise Pelin yemek hazırlarken, benle Cem salonda oturuyorduk.

Pufladığımda, Cem bakışlarını bilgisayardan çevirip bana bakmıştı.

"Muhabbetine doyum olmuyor Cem." Derken, surat ekşitmiştim. Tepkim onu güldürürken, mahcupça ensesini kaşıdı.

"Kusura bakma, alışkanlık işe daldım." Dediğinde, hasta haliyle bile işle ilgilenmesi tuhafıma gitmişti.

"Hastasın, dinlenmen lazım Uraz'ı duymadın mı?" derken, Uraz'ın koyulaşmış ela gözleri gözlerimin önünde belirmişti. İrkilirken kafamı sağa sola salladım.

"O bakışları..." dedim, kafamdaki bakışlarını dağıtırken.

"Uraz'ın sert bir kabuğu vardır, şuan ki yumuşak görüntülerine alışma. Çizgisini aşarsan, asıl tehlikeli gerçek Uraz'la karşılaşırsın." Dediğinde kıpırdanmıştım. Gerçek Uraz mı? Cem bakışlarımı fark etmiş olmalı ki onaylamaz şekilde mırıltılar çıkardı.

"Yok, hayır. Emin ol gerçek Uraz'ı görmek istemezsin." Dediğinde omuz silktim.

"Ama ben merak ettim, görmek istiyorum." Dediğimde, sıkıntıyla nefes verirken önündeki bilgisayarı kapattı.

"Sana bir kardeş tavsiyesi, yapma. Canın yanar." Dedi kesin bir dile. Dudağımın kenarı kıvrıldı, benim canım yanamaz diyemedim. Onun yerine sessiz kalmayı tercih ettim.

"Ama senin ona yardım etmenin onu bu kadar çok öfkelendirmesi garip." Dedi, düşünceli bir şekilde. Sanırım olanları bilmiyordu, kimse ona bahsetmemişti.

"Aslında, ona yardım etmemden çok kafama silah dayanmış olması onu öfkelendirdi." Dediğimde göz bebekleri genişlerken bakışları bana döndü.

"Kafana silah mı dayadılar? Yakaladılar mı seni?" diye sordu.

"Kısmen, yani peki yakalanmadım. Rehin alındım." Diye açıkladığımda, kaşları çatıldı.

"Ayza, düzgünce anlatsana kızım şunu." Dedi.

"Ben o mesajdan sonra adamları toplayıp oraya gittim, depoya yaklaşmadım. İki koruma ile deponun ilerisindeki ağaçlık alanda durduk. Sonra işte birileri geldi, adamlara sıktı bana silah doğrultu bir adam, beni zorla arabadan çıkardı. Birlikte depoya girdik, peşimizden gelen adamlar deponun içine dağıldı. Beni yakalayan adam Uraz'ı görünce silahı anlıma dayadı. Uraz'a silahı bırakmazsa beni öldüreceğini öne sürdü." Dediğimde, Cem devam et dercesine elini salladı.

HARABEWhere stories live. Discover now