1.3: "O'na Dokunma"

81.9K 2.4K 62
                                    

(Bölüm 13 Ekim 2016/ 22.36'da yayımlanmıştır.)

ACAR DEVRAN'dan
Kuralların hiçbirini dikkate alamadan, son hız kamyoneti takip ediyordum. Umut benim takip ettiğimi farketmiş olacak ki, arabayı kullanan kişiye hızlanmasını söylemişti kafasını öne uzatarak.

Biraz daha hızlı gittiğimde, arabayı kullananın mavi gözlü, zincirli kro olduğunu görmüştüm. Elvin baygın bir şekilde arkada yatıyordu. Bir yandan yola bakıyor, bir yandan da Umut'u yokluyordum. Suratı izlerle doluydu, gözleri deli gibi hızla dönüyordu.

Bu beni korkuttu. İlk defa sevdiğime zarar gelecek diye korkmuştum.

Yollar ıssızlaşmaya başlamıştı, sapaklara giriyorduk. Sonunda ağaçlık bir yerde durduklarında, direksiyonu kırarak önlerinde durdum. Arabadan mini A8 Gps takip ve dinleme cihazını ceketimin iç cebine hızla yerleştirdim. Bunu Elvin'in üzerine ne olursa olsun koymalıydım. Eğer bana bir şey olursa bile, ağabeyim onu bulabilirdi.

İner inmez kamyonetin arkasına koştururken, kapıyı hızla açmaya çalışan zincirli kroyu geri ittirerek kapıyı kapattım. Umut, kamyonetin arkasından önüme atladı. Elvin'e ilerlemek isterken önüme geçti.

-Bir taşla iki kuş mu desem?" Dedikten sonra, kahkaha atmaya başladı. Delirmiş gibi katıla katıla gülerken ona yere kapaklanmasını sağlayacak bir yumruk atıp, Elvin'e ilerleyerek gps i ayakkabısının iç tarafına sıkıştırdım. Tam durumunu kontrol edecekken, boynuma saplanan bir acıyla nefesim kesilir gibi oldu.

Kafamı çevirdiğimde beni vuran sarışın çocuğu görmüş, aynı anda elimi enseme götürmüştüm. Saplanan iğneyi çıkarsam da gözlerim buğulanmaya başlamıştı. Son gördüğüm şey Elvin'in baygın vücudu ve son duyduğum şey de Umut'un "Götürün." Demesiydi.

***

-Acar....Acaar....Kalkman lazım....Lütfen kalk." sesleri işitsem de gözlerimi açmakta çok zorlanıyordum. Birkaç dakika sonra gözlerimi tamamen açtığımda, görüşüm netleşmişti.

-Elvin? " hemen sonra duvardan aşağı sarkan zincirle kasaptaki et gibi bağlanmış Elvin'e ilerleyecekken beni durduran şey, beni de duvara hapseden zincirlerdi. Birkaç kere ellerimi savursam da ses çıkarmaktan başka bir şey olmamıştı.

-İyi misin? " diye sorarken, ben de onu inceledim. Üstü başı geldiği zamanki gibiydi, sadece benim için endişeli görünüyordu.

Yalnız ben burada olsam umrumda olmazdı, ama Elvin bana zarar verebilecekleri noktaydı.

-İyiyim, sen nasılsın? Ne zaman uyandın?" Düşünmeye çalıştım hafızamda kalan son bulanık görüntüleri. "Benim ne kadar oldu acaba baygın kalmam?"

-Daha iyi günlerim olmuştu ama iyiyim ben. Aslında, bayılmış taklidi yapıyordum bilgi almak için. Yaklaşık 45 dakikadır baygınsın. Saat var Allah'tan.. İkimize de zarar verilmedi henüz. Senin bayıltılmandan sonra ikimizi de buraya taşıdılar, depo gibi bir yerdeyiz ama konumumuz hakkında fikrim yok. Umut bir adamla Fransızca konuşurken duydum, Ali'yi de almış. Onu da buraya getirecekler."

-Sen fransızca mı biliyorsun?"

-Evet. "

Kız ne yollar kat etmiş, ben hala dağ ayısı gibi uyuyorum ulan.

-Ayakkabına gps koydum. Ağabeyim bana ulaşamazsa bile, Deniz mutlaka Mert'e ulaşır. Mert de ağabeyime haber verir. Önünde sonunda tespit ederler." Dedikten sonra adım sesleriyle ikimiz de sustuk.

Umut, demir kapıyı gıcırdatarak açıp karanlıkta bize yaklaştı. Odadaki ışık sadece birbirimizi görmemize yetecek kadardı. Loş ve pis bir yerdeydik. Duvarların boyası sökülmüş, yazılarla kaplanmıştı. Bir cennet çiçeği için uygun olduğunu söyleyemezdim.

Tutkuyla Harmanlanmış BedenlerWhere stories live. Discover now