1.6: "Hediye gibi geldin, hoşgeldin"

82.1K 2.7K 265
                                    

   (Bölüm 29 Ekim 2016/ 21.52'de yayımlanmıştır.)

      Süpriiiz! Bölüm atayım dedim ve attım. Arkadaşlar kitapta ilerlerken mutsuz olaylar olabilir, ama bu kitap MUTLU SON la bitecek. Hatta finali bile hazır. Şimdi iyi okumalar! Oy vermeyi, ve özellikle en en çok takıldığım konu: Yorum yapmayı unutmayın. Bir dahaki bölüm 1 hafta sonra, çünkü aşırı yoğun olacağım. Motive oldukça yazıyorum ama yoğun olsam da bunu da belirteyim. ;) Sevgiler öpücükler Asu'dan ❤️😘

Elvin DURU'dan
Sabah uçağıyla İstanbul'a inmiştim. Savaş Devranla konuşmuş, ağabey davetini kırmayarak gelmiştim. 1 hafta kadar burada kalacaktım.

   Minik bavulumu almış, yürürken Savaş Devran'ı havaalanındaki birçok insan farketmişti. Yangın esnasında bütün polisi, cenazesi bir şekilde o da hep yanımda olmuştu.

Acar'ın ailesi bana ailelik yapmıştı. Savaş ağabey de ağabeylik. Gerçi Acarla aralarında sadece 3 yaş vardı.

-Savaş ağabey!" Beni gördü. Yanıma gelip, kısaca sarıldı.

-N'aber Elvin?" Elini omzumda tutarken sırıtıyordu. Acarla gülüşleri aynıydı. Kocaman, suratın yarısını kaplayan ve 32 diş. Sadece bende hissettirdikleri çok farklıydı.

Savaş ağabey gülünce kız kardeşiyim ve şakalaşıyoruz gibi hissediyordum, Acar gülünce onu güldüren tek kadınmışım gibi.

-İyiyim ağabey sen?"

-İyiyim ben de, ağabey deme bana. Kendimi yaşlı hissettiriyorsun." Derken bavulumu almasına izin vermemeye çalışsam da sahte bir sinirle kaş çatıp çekme yerinden, bavulu kendi sağına almıştı.

-Peki, demem. " yürümeye başladık.

-Ya da dur...De sen, Acar'ın yanında de. Ağabey deme lazım olur derim ben de. Kudursun biraz." Dediğiyle ikimiz de gülmüş dışarıdaki arabaya ilerlemiştik.

-Acar, ne yapıyor? Sinirli mi acaba bana?"

-Hem de nasıl...Nasıl yapıyorsun bilmiyorum ama Elvin, en son 15 yaşında Michael Jackson konserine gidemediğinde böyleydi. Ergen ergen tripler, telefona bile ters ters bakmalar..." demesiyle gülmemi tutamamıştım. Onun da katılmasıyla kahkaha atmaya başlamıştık.

Piç herifin tekiydi Acar Devran. Birsürü kızın kalbini eminim ki çalmış, o yarım gülüşüyle bile çok kız götürmüştü.

Ama saftı.

İyi niyetli anlamında bir saf değildi bu. Hissettiği hisler neyse oydu.

Kendisi değil, hisleri saftı.

Sevgisi saftı. Gözlerine kadar taşıyor, parmak uçlarına kadar dolduruyordu. Gülüşüyle mutlu ettiriyordu. Saf görünüyordu çünkü bir çocuğa şeker alındığında baktığı gibi bakıyordu. Tabi bu görüntü bazen piçliğini gizleyen bir tenteydi.

Güveni saftı. Koşulsuz bir güvenle dolduruyor, ama alıyorsa da tamamen çekiyordu üzerinden.

Öfkesi saftı. Normal bir insan siniriyle eş değerde kesinlikle değildi. En'di. O adamı alevlerle arasında 1 adım kala kaldırdığında, gözlerinde görmüştüm. Ya da Umut bana yaklaştığı zamanda.

Kırılmışlığı saftı. Çünkü 15 yaşında ergen oğlan gibi davranabiliyordu 30 yaşındaki adam.

Tutkusu saftı. En utanç verici şey de olsa gözlerinden okuyordun, seninle ilgili ne planları olduğunu. Yakacağını...

Belki kötü niyetliydi, belki iyi. Ama tüm hissettikleri saftı. Ben bunları düşünürken sessizlik oluşmuştu. Savaş ağabey, bu sessizliği bozdu.

Tutkuyla Harmanlanmış BedenlerWhere stories live. Discover now