5.1: "1 Çilek 2 Erik"

40.2K 1.9K 487
                                    

(Bölüm 16 Şubat 2017/ 17.25'te yayımlanmıştır.)

ACAR DEVRAN'dan

Kafamı okuduğum yazıdan kaldırıp, karşı koltukta ayaklarını uzatarak oturan Elvin'e baktım.

Bebekler yarın 4 aylık oluyordu ve cinsiyetlerini öğrenecektik. Kendilerini henüz göstermemişlerdi.

Okuduğum yazı tam da geleneksel yöntemlerle cinsiyeti öğrenmekle ilgiliydi. Pis pis sırıtınca elma yiyen Elvin'e gözüm kaydı. Sırıttığımı görünce kafasını sağa sola salladı.

-Kim bilir aklından ne geçiyor?" Dedi ayağa kalkıp tahminen 3. Elmasını almaya giderek. Yemek çok yememesini söyleme sebebim çok kilonun hamilelikte onun için zararlı oluşuydu.

Ama ne zaman ona bu konuda bir ikaz yapsam gözleri doluyor, elindeki yiyecek her neyse, bu deli gibi aşerdiği frenk üzümü bile olsa, bırakıyor ve odaya çıkıp ağlıyordu.

Özür dilediğimde minik kalbini kolay kolay kazanmak da zordu.

Kafasını başka tarafa çevirip kollarını göğsünde kavuştururken gözleri hiç ağlamamış gibi yeniden doluyor, dudakları titriyordu. Her ne kadar onun iyiliği için bunu yapmış olsam da özür diliyordum.

Alıngan olmasını doğal karşılıyordum. Hamilelik onun için zor geçiyordu.

Sürekli fıkır fıkır olan, koşturan eden kız, iki adım atınca yoruluyor, akşam erken uyuyordu. 3 bebek taşıyordu ve bana göre yine de fazla hareketliydi.

Sürekli bebekler için dergi okuyup, şirkete gitmeyi ihmal etmiyordu. Aynı zamanda Asuyla, Petekle,Badeyle özel ilgileniyordu. Petekle çok yakınlardı. İki manyak hamilenin:

-Şimdi bizim çocuklarımız mı olacak?" Konulu bir konuşmada birbirine sarılıp ağladığını gördükten sonra evin arka bahçesinden çıkma kararı almıştım.

Bazen onlara bulaşmamak ve sessizce gitmek en doğru olanıydı.

Sürekli aşeren, iyiliği için söylendiğimde kızan, devamlı bir 'trip' hali içinde olan ve öfkeli bir Elvin'i sürekli olarak alttan almak da benim boynumun borcu sayılıyordu.

Tahmin ettiğim gibi elinde 3. Elmasıyla gelip koltuğa yavaşça oturdu.

-Güzelim çok elma yemedin mi?" Aldığı ısırığı tek bir yanağına doldurup konuşmaya başladı:

-Sen zaten yolunu yapıyorsun. Daha şimdiden böyleysen, 9. Ayda yüzüme bakmazsın. Yiyorum sanane, 2 kilo yiyeceğim tamam mı!" Kafamı sallayıp yazıya döndüğümde içimden 180'e kadar saydım.

Hayır bu rafadan yumurta için tuttuğum bir saniye değildi, Elvin'in ağlama zamanına kalan saniyeydi.

Tahmin ettiğim gibi.

Bir yandan elmasını yiyor bir yandan sessizce ağlıyordu.

Derin bir nefes alıp yanına gittiğimde bileğinden tuttum. Yüzünü bana çevirdiğinde kırılmıştı yine.

Nasıl ondan bıkacaktım ki? Bunu nasıl söyleyebildiğini aklım almıyordu.

Çoğalıyordu. Çoğalıyorduk.

Bazen inanamıyordum. Hayatımda Elvin vardı.

Kafamı kendimi inandırmak ister gibi sürekli ona çeviriyordum. Tam o sırada gözüm karnına ilişiyordu.

Orada bizden olan, 3 can daha vardı. Elvin ve Elvin'in içinde 3 can.

Matruşka gibiydi.

Tutkuyla Harmanlanmış BedenlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin