1.5 : "Sana Geldim Yiğidim!"

84.2K 2.8K 205
                                    

(Bölüm 30 Ekim 2016/ 10.23'te yayımlanmıştır.)

Bölüm Şarkısı:
Müslüm Gürses- Nilüfer
Müslüm Gürses- Affet

(Şarkıları sevdiğim için koydum. Genelde hep yabancı dinlerim ama Türkçe dinlediğimde en çok bu aralar bu ikisini dinliyorum.)

Oylarda ama özellikle YORUMlarda artış görmek istiyorum. Bana mesaj atabilirsiniz. Sevgiler iyi okumalar. ❤️😘

ACAR DEVRAN'dan

Yangına doğru koşmaya devam ederken adamlardan birisi önüme atladı. Ona tosladığımda öfkemden öldürebilirdim. Yakasından tutup havaya kaldırdım. Ateşle aramızda sadece birkaç adım vardı.

-Niye durduruyorsun laaaan!" Yeşil gözlerinin bebekleri bana bakarken büyümüştü.

-Efendim, Elvin hanım..."Cümlesini bitirmeden suratına doğru bağırmaya başladım son sesimle:

-Öldü o! Öldü bunu mu söylüyorsun? Öldü! " ben konuşurken bakışlarının odağının bende olmadığını farkettim. Ağabeyime baktığını düşünürken minik bir elin, adamın yakasını tuttuğum elimden tutuşunu gördüm.

Doğru gördüm.

Elvindi. Elvin'im.

-Elvin..." Allah'a şükürler olsun.

Adamı sola fırlatıp, sağıma, ona döndüm. Karşımdaydı. Çok yaralıydı, zor duruyordu ayakta. Ama canlıydı. Yaşıyordu. Omzundan çekip, kemiklerini sızlatabilecek kadar sıkı sarıldım.

-Elvin'im...Yaşıyorsun." Daha da sıkı sarılayım derken, inlemesiyle canının acıdığını fark ettim. "Özür dilerim. Özür dilerim." Saçlarını yüzünden çektim. Her yeri kan içindeydi. Çektiği acıyı ben çekiyormuşum gibi yüzüm buruştu. Ama onun ifadesini çözememiştim. Sanki yıkılmış gibiydi.

Polisler, itfaiye ve ambulansın da gelmesiyle yangın söndürülmüştü. Ali de Elvin de kurtulmuştu ya gerisinin hiçbir önemi yoktu. Biz de olayı kılıfa sokup, Elvin'in kaçırıldığı tarzı şeyleri anlatmıştık. İfadelerimizi vermiştik. Adamlar ve silahların hiçbiri orada bulunmamış gibiydi. Yangında ölen kişiler tespit edilip, bildirilecekti.

Ambulansla beraber hastaneye gittik Elvin ve Ali için. Yol boyunca Elvin, ağzını açıp, tek kelime etmedi. Sadece polisle konuşmuştu. O sırada da yanında kimse yoktu. İstememişti.

Hastaneye vardığımızda ikisi için de dikiş atıldı, ilaçları yazıldı. Kalıcı bir hasar, iç kanama yoktu. Beyin sarsıntısı, yanık yoktu. Her yerinde sopaların izi olan morluklar, kesikler, şişlikler vardı.

Ali de bunların hepsi çok az bulunurken Elvin'in her santiminde bulunuyordu. Canımı çok yakmıştı. Herbirini görmek bende tarif edilmez duyguları yaşatıyordu.

İçimde var olduğunu bile bilmediğim şefkatli yanı ortaya çıkarmıştı. Yaralarını gördüğümde gözlerim dolmuş, yüreğim dağlanmıştı. Bütün bunları yaşayanın ben olmasını isterdim. Ben, fiziksel acıyı ondan iyi kaldırırdım. Ama acı çeken taraf oydu.

Yine buradaki en büyük sorun Elvin'in bunların hiçbiri umrunda değilmiş gibi, acı çekmiyormuş gibi davranmasıydı. Sadece yüzüne kullanılan bir ilaçla yüzünü hafif buruşturmuştu. Normal değildi. Doktor yaşanan durumu bildiğinden tavsiyede bulundu:

-Psikologla konuşmanızı tavsiye ederim."

Hastaneden çıkıp arabaya ilerlerken yavaşça eline uzandım, dalgın yürürken elinde hissettiği elimle hemen elini kendine çekip kollarını kavuşturdu.

Tutkuyla Harmanlanmış BedenlerWhere stories live. Discover now