1.7: "Seni Anan Benim İçin Doğurmuş"

80K 2.6K 213
                                    

(Bölüm 31 Ekim 2016/ 21.23 de yayımlanmıştır.)

Elvin DURU'dan

-Bak heyecan yapma tamam mı? Ailem, iyidir. Az biraz soru sorabilirler." Diyen Asu'ya inanmakta zorluk çekiyordum. Kendisi makineli tüfek gibi konuşurken, ailesi nasıl "biraz" soru sorsundu ki... Ama heyecan yapmıştım bu doğru. Yüzüm alev alev yanıyordu.

Asansörden çıkıp, dümdüz ilerleyerek sağa döndük. 4-5 basamak inerek salona giriş yaptık. Salon o kadar güzel döşenmişti ki... Duvarlardaki tablolar, az ama sade, büyük aksesuarlar, rahat ve uyumlu görünen kırık beyaz koltuk takımları ve en sevdiğim...

Ahşap masalar! Biri yemek için upuzun, biri koltuk takımlarının ortasında bulunan oval şekilde. Biraz daha incelerken, boydan boya camları kapatamayan vişne çürüğü uzun perdeler ve o perdelerin kapatamadığı mükemmel bir manzara.

-Beğendin mi? " diyen sesle az biraz kendime geldim. Kalkık burnu ve göz yapısı birebir Acar'ın aynısı olan kadın kuşkuya yer vermeyecek şekilde Acar'ın annesiydi.

Sapsarı, parlak, göğüslerine gelen saçları vardı. Bunun yanında iri ela rengi gözlere, hafif çilli makyajsız bir cilde ve çok zarif, sıfır kol, siyah V yaka elbiseye sahipti. Ona doğru ilerleyip, eline uzandım.

-Merhaba, Elvin ben."

Aslında çok genç duruyordu. Öpmem ne kadar doğruydu bilmiyordum. Bu gençlik ve güzellikle kadın, beni gömerdi. Yine de saygı göstergesiydi benim için el öpmek. Öpüp başıma koyduktan sonra, geriye çekilecekken elimi bırakmayarak kendine çekti ve sıkıca sarıldı bana.

-Hoşgeldin, kızım." Dediği şeyle afalladım biraz. Boğazım düğümlendi ama yutkunup toparlandım hemen. Çok güzel kokuyordu, hanımeli kurabiyesi gibi sıcacık. Sıcacık kokuyu tarif eder miydi bilmiyorum ama içimde uyandırdığı his buydu.

-Filiz ben de. Eşim, Kaya Devran. " diyerek gösterdiği adam ise Acar'ın biraz farklı versiyonu olsa da, yaşlanmış hali desem yanlış olmazdı. Gülüşleri birebir aynıydı bir kere, kömür gibi koyu gözleri, geriye taranmış yer yer beyaz ama çoğunluk siyah saçları, bembeyaz dişleri vardı. İri cüsseli, selvi boyluydu. Acar'ın boy kaynağı da ortaya çıkmıştı. Müthiş zevkli bir takım giyinmiş, spor saatiyle tamamlamıştı. Aynı şekilde onun da elini öptüm. Elini geri çekmedi Kaya amca da.

-Memnun oldum, efendim."

-Memnun oldum kızım. Ya da gelinim mi demeliyim? " dediğiyle bir kal geldi bana.

Suratım. Vücudum. Hücrelerim.

Yanıyor. Yanıyorlar.

Savaş ağabeyin, Filiz Hanım'ın ve Asu'nun gülüşünü işittim.

-Gelin mi?" Cılız ve şaşkın çıkmıştı sesim.

-Hahahahahahha, baba ya kıza yüklenmeyin bir anda. " diyerek gülen Asu'ya katılıyordum.

Ne yaptılar beni, gelin olmuş gidiyorum!

Kaya amca açıklamaya, daha doğrusu utandırmaya, başladı.

-Yalan mı gençler, Asu'nun arkadaşı olmak için fazla gençsin."

-Hiiii, vallahi darıldım ama. " diyen Asu'ya aldırmadan devam etti:

-Bizim Savaş'ınki olsan seni niye Acar'ı uyandır diye göndersin? Zaten aşkla alakası da yok. Bu aralar evde garipleşen, Ankara'da tiftik keçisi gibi yerlileşen bir Acar olduğuna göre sen Acar'ınkisin. Gelin demek, şimdilik erken olsa da..." Dediği şeyle yüzümde istemeden gülümseme oluştu.

Tutkuyla Harmanlanmış Bedenlerजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें