31. Bölüm

26.4K 1.1K 46
                                    

Yolculuk boyunca tek kelime etmedi. Limana varana dek başını cama yaslayıp yolu izledi. Meraklı hâliyle küçük bir çocuktan farksız heyecanıyla öyle tatlıydı ki... Küçük burnunu sıkıştırıp yanağından bir buse çalmamak için güç tutmuştum kendimi. Şirketten gelen birkaç maili incelerken fırsat bulduğum her aralıkta onu izlemiştim.

Limana geldiğimizi tatlı meltem ve mis gibi deniz kokusuyla kavrayabildim. Günlerim bir seyyahtan farksız geçerken artık alıştığımı hissediyordum. Yanımda yürüyen kadının belini kavrarken, şaşkınlık dolu bakışlarını görmezden geldim. Satın aldığım bölümdeki yatımın önünde durduğumda işaret ettim.

"Seni Peri ile tanıştırmak istiyorum."

"Çok güzel... Çok büyük!" Her bir detayını merakla izliyordu.

"Benim tasarımım," dediğimde şaşkınlıkla bana döndü.

"Yani bunu sen mi yaptın?"

"Ekibimle birlikte gerçek kıldık bu güzel kızı."

"Çok yeteneklisin."

"Hadi artık yola çıkmamızın vakti geldi."

Elinden tutup, peşimden sürüklerken heyecanlıydım. Bu yolculukta onunla baş başa olacaktık. Henüz bilmese de...

Havuzluk denilen geniş oturma köşesinin olduğu kısma onu bırakıp beni bekleyen kaptanın yanına geçtim.

"Her şey hazır mı?"

"Evet, Savaş Bey. İstediğiniz zaman yola çıkabilirsiniz. Sizi İzmir'de karşılamak için bekliyor olacağız."

"Teşekkür ederim, Aydın Bey."

Kaptan ve görevlilerin ayrılmasının ardından kaptan köşküne geçtim. Motorları çalıştırıp, limandan çıktıktan kısa süre sonra rotayı sabitleyip aşağıya indim. Büyülenmiş bir hâlde denizi izliyordu. Benimdi, benim karımdı. İlk gördüğüm anda tutulduğum bu küçük kadın artık benim soyadımı taşıyordu. Ayağa kalkıp yatın ucunda durduğunda ardından yaklaştım. Sırtı göğsüme değecek kadar yaklaşıp sessizce bekledim. Kaskatı kesilen bedeni yavaşça gevşediğinde, uçuşan saçlarını usulca yüzünden uzaklaştırıp başımı yasladım. Yüzüm yüzüne değerken fısıldadım.

"Deniz kızının efsanesini biliyor musun?"

Olumsuz anlamda başını salladığında, derin bir nefes alıp anlatmaya başladım.

"Tanrı Zeus'un kızı Artemis, ikiz kardeşi Apollon'dan bir süre sonra doğmuş ve annesine doğumu sırasında yardım etmiş. Ancak doğum öyle zor ve acılıymış ki Artemis o gün hiç evlenmeyeceğine ve hep kutsal kalacağına yemin etmiş. O günden sonra iffet Tanrıçası olarak anılmış güzeller güzeli Artemis...

Bir gün Akdeniz kıyılarında avlanırken bir mağara fark etmiş. Mağaranın içinde öyle güzel bir göl varmış ki dayanamamış ve soyunup içine bırakmış kendini. O sırada sesler duymuş. Gölden çıkıp, mağaranın içinde ilerleyince sevişen iki âşığı görmüş. O âşıklardan olan balıkçı adam öylesine yakışıklı ve göz alıcıymış ki görür görmez âşık olmuş Artemis. Adamın kollarındaki sevgilisi Bianna'dan da ölesiye nefret etmiş. Kıskançlık ve nefret gözünü kör ederken oracıkta balıkçının sevdiği kadını taşa çevirmiş.

Balıkçı İdas sevgilisinin taşa dönmüş bedenini gördüğünde delirecek gibi olmuş. Günlerce onun taşlaşan bedeninin yanından ayrılmamış. Ancak bakmakla yükümlü olduğu bir ailesi olduğu için teknesine ve balıklarına geri dönmüş.

Yine tekneyle balığa çıktığı bir gün ağına takılan bir şey fark etmiş. Ağın içinde kıpırdanan şeyi teknesine çektiğinde güzelliğiyle kendisini büyüleyen deniz kızı Marpessa çıkmış karşısına. O an İdas'ın kalbi yeni bir aşkın aleviyle yanmış. O deniz kızı Marpessa aslında Artemis'miş. O gün kendini adama teslim etmiş Artemis. Babasına verdiği sözü bozmuş. Sık sık buluşmaya başlamışlar. Ta ki Tanrı Zeus gerçekleri öğrenene kadar."

GÜNAHKAR (Yedi Aşiret Serisi - I)Where stories live. Discover now