42. Bölüm

24K 1.4K 107
                                    

*** 

Bu bölüm ateşlerle sarmalandı.

Özel sahneler barındırıyor.

Rojda'yı bekleyen Savaş'ın en kıymetli anlarından biri...

***


Sabah kalktığımda hazırlanmış bir hâlde yatağın ucunda oturuyordu. Sırtüstü dönüp gözlerimi yumdum sıkıca. Ellerimi başımın üzerine getirip bir süre uzandım. Yüzüme vuran güneş ışıklarını hissederken içimi titreten sesini işittim.

"Bizi bekliyor olmalılar."

"Sana da günaydın, sevgili karım." Gözlerimi aralayıp yerimde doğruldum.

"Günaydın," dediğinde gece karası saçlarının döküldüğü sırtına baktım. Gün ışığının altında öyle güzel görünüyordu ki... Bakışlarımı ondan ayırıp odada aralık kapıdan varlığını fark ettiğim banyoya yöneldim. Soğuk bir duşla güne başlamak tek çaremdi.

Kahvaltı sessiz bir şekilde devam ederken, Genco ile Yedi Aşiret ağaları gelmeden yapmak istediğim konuşmayı gerçekleştirmek için çalışma odasına gitmeyi teklif ettim. Kabul etti. Fazlasıyla güzel olan ve geldiğimden beri dikkatimi çeken eve tekrar girdik. Odaya girdiğimizde Bevar da peşimizdeydi. Kahve servisinin ardından masanın ardında oturan adama döndüm.

"Hasat bu yıl fazlasıyla verimli olacak. Peki, dağıtımını nasıl yapacaksın, Genco Ağa?"

"Babam nasıl yapıyorsa öyle olacak. Düzeni değiştirmeye niyetim yok."

"Aksine bence değiştirmelisin. Bakma bana öyle. Senden böyle bir adım bekleyecekler."

Genco yüzüme bakarken, "Kim?" dediğinde kahvemden bir yudum alıp gülümseyerek arkama yaslandım.

"Daha önce olsa bu soruya vereceğim tek yanıt olurdu: Ben. Ama artık ben değilim." Değildim. İstediğim şey artık ailemi yıkma kararını veren Yedi Aşiret'i yok etmekten çok başkaydı.

"Neden? Ne değiştirdi bu durumu?" dedi elinde kalemle oynarken.

"Akrabalık bağı, Genco Ağa. Biz artık seninle asla düşman olamayız."

"Bunu yanlış kişiye söylüyorsun, Savaş Ağa. Benim hayatımdaki en büyük düşmanlarım her zaman kendi kanımdan, canımdan oldular."

Gülümseyerek gözlerimi karşımdaki deniz manzarasına çevirdim. "Benimse hayatımda hiç akrabalık bağım olan biri olmadı, Genco Ağa. Ne bir kardeş ne bir amca ne bir kuzen... Hiç kimse... O yüzden bu bağ bana, sana hissettirdiklerinden daha farklı şeyler hissettiriyor."

"Sen değilsin. Peki kim?"

"Senden daha iyi tanıyorum onları. Onları tanıyacak kadar çok zamanım olmasa da onlarla ilgili kendilerinin dahi bilmedikleri pek çok şeyi biliyorum. İşte tam da bu yüzden, bu beş adamdan asla güvenmemen gereken, arkanı döndüğün anda çukurunu kazacak bir tek adam olduğunu söyleyebilirim," dedikten sonra, gözlerine bakıp devam ettim sözlerime. "Cihan Korkmaz."

"Cihan mı? Ama nasıl olur? Ben Amerika'dayken bile bana ulaşan ve hâlimi hatırımı soran bir adamdı," derken şaşkın ama bir o kadar temkinli bir ifadeyle beni dinliyordu.

"Dostunu yakın, düşmanını daha da yakın tutacaksın, Genco Ağa. Cihan Ağa'nın babası Celal Ağa, babana yakın bir adamdı. Ancak amacının dostluktan çok daha farklı olduğuna ben her zaman emindim. Cihan'ın istediği tek bir şey var: Liderlik."

"Benim yerimde olmayı istiyor yani?"

"Tam olarak öyle değil, Genco Ağa," dedim alayla gülümseyerek.

GÜNAHKAR (Yedi Aşiret Serisi - I)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin