43. Bölüm

23.6K 1.8K 67
                                    

Merhaba sevgili okurlarım,

İki yeni bölüm sizlerle... Yorumlarınızı ve oylarınızı heyecanla bekliyorum.

Finale doğru son adımlarımız...

****


Rojda...

Banyoya giren Savaş'ın ardından yüzüme yerleşen gülümsemeyle baktım. Dün gece Savaş beni öptüğü anda kendime gelmiştim. İçkinin zihnimdeki bulanıklığı uçup gitmişti. O dakikadan sonra bana dokunurken kendimdeydim. Ama belli edememiştim. Onunla ilk kez bu kadar yakın olduğumuzu fark ettiğimde utanmıştım. Ama kendimi yine de ondan koparamamıştım. Onun kucağında yarı çıplak oluşum, öpücükleri... Çıplak kadınlığıma sürtünen erkekliğinin hissettirdiği o delice hisler... Bir noktadan sonra kendimi bırakmıştım. Ardını düşünmeden onun olmak istemiştim.

O son an... Kendi titreyişlerimin üzerinde onun kasılmalarını hissedişim... Tenime yayılan izlerini havluyla silmesi... Öyle özel, öyle mahrem anlardı ki her biri... Düşünmek dahi nefesimi kesiyordu.

Derin bir iç çektim. Hayallerimden bile güzeldi. Üstelik ne zamandır o anı hayallerimde canlandırdığımın bile farkında değildim.

Dün gece öpücüklere boğulan bedenim sızlıyordu. Kızaran göğüslerim çarşafın ince kumaşına sürtündüğünde tenim sızladı. Öyle çok öpmüştü ki... Hatırladığım o anlarla utançtan gözlerimi yumdum. Ama diğer yandan o kadar mutluydum ki bu hissi görmezden geldim. Kıkırdayarak kendimi yatağa geri bıraktım. Ardından kocamın varlığını hatırlayıp banyonun küçük kapısına baktım. Çarşafı dudaklarıma kadar çekip iç çektim. Ah, kulağıma fısıldadığı o güzel sözler! Kendimizden geçtiğimiz o anlarda bana "kadınım" diyerek inleyişleri... Kalbi yanabilir miydi bir insanın? Benim kalbim o an yanıyordu işte.

Savaş...

Sevdiğim kadının dün geceyi hatırlamayışına karşı öfkeliydim. Hakkım olmadığını biliyordum. Ama âşık kalbim yine de daha fazlasını istiyordu. Bedenimi suyun altına bırakırken dün gece sevdiğim kadının dokunduğu tenimde bu kez kendi ellerim vardı.

Dümene geçip, yatı hareket ettirdiğim andan limana varan dek herkes sessizlik içinde denizi seyrediyordu. Genco gergindi. Bunu duruşundan dahi anlayabiliyordum. Amelya, onun yanında, kollarının arasında sakin bir ifadeyle oturuyordu.

Rojda, parmağındaki alyansla oynuyor ve dalgın bir hâlde Amelya ve Genco'nun karşısında oturuyordu. Dün geceki hâlinden öyle farklıydı ki... "Keşke... Keşke hep öyle kalsa..." dedim içimden. Ne kadar imkânsız olduğunu bilsem de... Dün gece ona dokunan tenim yine tekrar o anlara dönebilmek için yanıyordu içten içe.

"Savaş..."

Dudaklarımla tenine değdiğim her an inleyerek dökülmüştü dudaklarından adım. Öyle güzel teslim olmuştu ki... Gerçek anlamda benim olmasa da... Onunla yaşayacağımız ilk anın bu şekilde gölgelenmesini istememiştim. Karım olurken, her şeyiyle bana ait olurken yaşadığımız her anın yıllar boyu zihninde kalmasını istiyordum.

Liman görünene dek bakışlarımı Rojda ve deniz arasında gezdirdim. Kollarımda sızdıktan sonra uyumak bana haram olduğu için sabaha dek gözümü kırpmamıştım. Ancak ne uykusuzluk ne de yarım kalmışlık Rojda'nın dün geceyi hatırlamayışı kadar yakıyordu canımı.

Tekneden inip, bizi bekleyen Genco'nun aracıyla yalıya vardığımızda odalarımıza çekildik. Rojda duş almak için banyoya yönelirken yatağa bıraktım yorgun bedenimi. Su sesi kesilene dek gözlerimi kapadım. Uykuya dalmak üzereyken ufak bir mırıldanmayla araladım gözlerimi. Rojda, üzerinde bedenini güçlükle hapseden siyah bir havluyla makyaj masasının önünde oturmuş, vücudunu kremliyordu. Havluyu göğüs arasında düğümlediğini gördüğümde kesik bir soluk aldım. Bu kadının yanında hormonlarıyla yeni tanışmış bir ergen gibi hissediyor olmak öfkelenmeme neden oluyordu. Boynuna sürdüğü kremli elleri göğsünün görünen kısmında gezinirken tekrar inledi.

GÜNAHKAR (Yedi Aşiret Serisi - I)Where stories live. Discover now