41. Bölüm

28.2K 1.7K 63
                                    

***

Merhaba sevgili okurlarım,

İki yeni ve uzun bölümle sizlerleyim.

Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum.

Sevgilerimle...

****


Kendi tasarımım olan ve uzun yolculuklar için hazır tuttuğum yatımla İzmir'den yola çıktığım andan itibaren aklımda tek bir kişi, gözlerimin önünde tek bir kadına ait suret vardı: Bade. Her şeyini bana sunmuş, karşılığında ise hiçbir şey talep etmemiş olan kadına yaptığım haksızlığı odasında onun yokluğuyla karşılaştığımda fark edebilmiştim. Geç kalmıştım. Onu koruyamamış, benim yüzümden canının yanmasına engel olamamıştım.

İlk birlikte olduğumuz o geceden itibaren tenine dokunduğum her bir an gözlerimin önünde can bulurken yumruklarımı sıktım. Her biri Rojda'yı henüz tanımadığım zamanlara aitti. Ama dün gece... Onun odasına gitmiş, onun sakinliğine sığınmak istemiştim. Tenine dokunmamıştım. Aksi durumda Rojda'ya ihanet edeceğimi ve Bade'ye haksızlığın en büyüğünü yapacağımı biliyordum. Ama Bade durmamıştı.

"Seni çok özledim, Savaş!"

Oturduğum koltuğun önünde diz çöktü. Bacaklarımdan sürtünerek, yükselen ellerini ne yapmak istediğini anlamaya çalışarak takip ettim.

"Öyle çok özledim ki..."

Yüzümü saran ellerini tutarken, adını söyleyişimi umursamadı.

"Yapamıyorum Savaş! Sensiz nefes alamıyorum ben! Olmuyor! Kalbim ölüyor sanki..."

"Yapma Bade!" dedim ellerini yüzümden ayırırken. "Ben Rojda'yı..."

Gözlerinden süzülen yaşları silerken yalancı bir ifadeyle gülümsedi. "Biliyorum. Sen evlisin artık. O kadının kocasısın." Mavi gözlerini kaldırıp yüzüme baktı. "Ama ben... Ben hâlâ seninim, Savaş! Hâlâ sana aitim!"

"Onu seviyorum, Bade! Ondan başka bir kadın yok artık benim için!" Rojda'ya kırgın olmama rağmen kalbim onunla doluydu.

"Hayatına gölge olmam. Söz veriyorum. Yeter ki gel bana. Tekrar sev beni. Yeter ki gitme benden, Savaş. Arkanda bırakma beni."

Ne söylesem kâfi değildi. Beni duymuyor, sözlerimin derinliğini kavrayamıyordu. Kucağıma oturmak için harekete geçtiğini fark ettiğimde usulca ittirdim.

"Yapma Bade..." Onu kırmak istemesem de sabrımı fazlasıyla zorluyordu. "Bunu kendine de bana da yapma!"

"Neden o Savaş? O kadından önce ben vardım! Ben! Seni sevmiyor bile! O kadın seni hak etmiyor!"

"Onu hak etmeyen benim, Bade! O kadına âşık oldum ben! Nasıl olduğunu fark edemeden... Onu gördüğüm ilk anda, sevmeyi hiç bilmeyen kalbimin orta yerine düştü. O günden sonra, ona âşık olduktan sonra sana dokunamadım bile."

"Dokundun!" dedi gözlerinden yaşlar süzülürken. "Günler, haftalar önce dayanamayıp Urfa'ya sana geldiğim o gece... Sarhoş olduğun o gece... Ben konakta odanda seni beklerken, yatağına çekip seviştin benimle! Yüzüme bile bakmadan... Sabaha kadar defalarca tenine kattın beni!"

O gece gözlerimin önünde kesik kesik canlandı.

"Aslında o gece benim yerime onunla seviştin ve bunu sen bana evlendiğini söylemeye gelene dek fark edemedim. O kadını o parkta gördüğümde anladım. O kadına benziyordu saçlarım." Gözlerinden akan yaşları hırsla sildi. "O gece her zamanki gibi değil, daha tutkulu, daha serttin! Çünkü o Rojda'ydı senin hayallerinde!"

GÜNAHKAR (Yedi Aşiret Serisi - I)जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें