13-Hüzün Kırıklarım

808 183 39
                                    

***Hüzün hemen bir kaşık yoğurdu attı ağzına. "Imm" bu yediği en lezzetli yoğurttu. Ama acıdan gözlerinden yaşlar gelmişti.

Mustafa hala karşısında gülüyordu. Hüzün halinden ilk başta utansa da sonradan kendine gülmeye başladı. Keyifle yediler yemeklerini, Hüzün inanılmaz sevmişti .***

Sıcacık bir ailenin işlettiği, her şeyi kendilerinin yaptığı muhteşem yemekleri olan bir yerdi. Sıcak bir çayın ardından kalktı Mustafa ve Hüzün vapur iskelesine doğru yürüdüler. Vapurun gelmesine daha vardı iskelenin içinde oturdular.

Mustafa çantasından bir kitap çıkartıp Hüzün'e uzattı. "Bu senin için, umarım kabul eder ve okursun" dedi. 

Hüzün şaşkındı bu onun kitapçılara girdiklerinde ilk aldığı kitaptı ve ne olduğunu da görememişti Hüzün.

"Bugün bana eşlik ettiğin için ufak bir armağan olsun umarım beğenirsin" dedi Mustafa. 

Hüzün çok utanmıştı harika bir gün geçirip üzerine birde ödül almış çocuklar gibi hissetti kendini. "Çok teşekkür ederim Mustafa çok güzel bir gün geçirdim, üzerine de bu kitap beni utandırdın" dedi. 

"Bana bir borcun daha var unutma film izleyeceğiz" dedi gülümsedi Mustafa. Hüzünde gülümsemeyle, "borcum borç" karşılığını verdi.

Vapurun sıcak kamarasında yolculuk ettiler . İkisi de fark etmese de flört eder gibiydiler. Belki Siyah olmasa Hüzün Mustafa'ya karşı kayıtsız kalmazdı ama şuan ikisi de olanların farkında değildi. 

Birde Mustafa'nın Siyah'dan habersiz olduğunu düşününce ikisinin bir araya gelmesi zor gözüküyordu.

Dolmuşla taksime geçip oradan kendi dolmuşlarına ayrıldılar. Hüzün çok mutluydu, birazda karışık hissediyordu. Siyah ile planlayıp Mustafa'yla vakit geçirmişti. 

İşte o an Siyah geldi aklına. Bugün gelmemişti, resmen dalga geçmişti Hüzün'le. Bu iş burada bitti diye düşündü Hüzün, daha fazla maskara olmaya gerek yoktu. Ama içinden geçenleri ona en sert dille anlatmaydı da ihmal etmeyecekti.

Dolmuştan inip eve doğru yürüdü. Anahtarı çevirdi annesinin daha gelmediğini fark etti. Sabah geç kalabilirim demişti. Sobayı yaktı, üzerine demliği iliştirdi. Üzerini değiştirmek için odasına geçti. 

Aşağıdan kapı çalınıyor bir yandan da Sema'nın sesi sokakta yankılanıyordu. "Geliyorum çatlama" diye bağırdı Hüzün. 

Üzerini düzelterek kapıyı açtı, "gel bakalım sabırsız" dedi güldü Hüzün. Merdivenleri birer ikişer çıktı Sema hemen anlatmaya başladı.

"Kaç yaşında? Yakışıklı mı? Gerçek adı neymiş? Radyodaki kadar romantik mi? Seni beğendi mi?" .... Semanın sorularının sonu gelmiyordu. 

Hüzün birden çığlık attı " bir dur da anlatayım yine son hız gidiyorsun" diye kızdı Hüzün. Sema o an arkadaşının yüzüne baktığında bir sorun olduğunu fark etti ve sustu.

 "Gittim ama Siyah gelmedi. Sen haklıydın bir hayaleti hayatıma ortak etmeye çalıştım. Belki de bir köşeden izleyip dalga geçerek gülmüştür" dedi Hüzün sesindeki kırgınlıkla.

" Neeeeee" diye Sema'nın sesi yankılandı odanın içerisinde. 

"Vay pis şey oyun oynadı desene seninle." Sonra arkadaşını teselli için cümle kurmaya çalıştı Sema.

"Belkide hasta olmuştur ne bilim vapuru kaçırmıştır Allah korusun kaza falan olmuştur hemen karalar bağlama."

Hüzün Sema'yı zor zar susturup başladı her şeyi anlatmaya, şaşkınlığı daha çok artmıştı Sema'nın. "Benim niye haberim yok bu Mustafa'dan" diye tekrar çemkirdi Sema.

HÜZNÜ SİYAHWhere stories live. Discover now