18-İKİ ADAM

793 150 45
                                    

Merhabalar tek kelimeyle Muhteşem bir bölüm sizleri bekliyor. Ben yazarken inanılmaz keyif aldım bakalım sizler ne hissedeceksiniz. Çok şaşıracaksınız 😉 yorum ve votelerinizle destek olmaya devam. Başlayın bakalım ***Özlem***

**"Sizlere veda etmeden bir şey söylemem gerekiyor. Bazı işlerimden dolayı birkaç gün buralarda olamayacağım. Çok uzun değil merak etmeyin. Bu sürede mektuplarınızı ulaştırmaya devam edin gelince hepsini okuyacağım. Hepinizi Allah'a emanetsiniz hoşça kalın.

Hüzün Siyah'ın neden gelmeyeceğinin merakı içine düştü. Yolladığı şiirlerden birini okuması acaba ona inandığı anlamını mı taşıyordu bilemedi. Artık saçmalamak istemiyordu elinden geleni yapmış ama olmamıştı. Kader diye bir şey varsa belki de o Mustafa'nın o gün karşısına çıkmasıydı.

Karar verdi yarın gidip Mustafa'ya Mine'nin doğum gününe beraber gidelim diyecekti. Kapanmalıydı bu Siyah mevzusu artık. Bir kaç ay sonra öğretmen olacaktı ama, daha kendi kalbini eğitemiyordu. Yeni bir gün, yeni başlangıçlar dedi ve uykuyla sarmaş dolaş oldu.***

Sabah kalktığında kendini daha iyi hissediyordu. Kararlı olmak ona da iyi gelmişti. Elini, yüzünü yıkayıp annesiyle neşeli bir kahvaltı yaptı. Annesi bayılmıştı Mustafa'ya direk böyle anlatamasa da "gözleri sevecenlikle bakan adamlar vicdanlı olur" demişti. 

Hüzün çok yorum yapmasa da kaderin kollarına bırakmaya niyeti yoktu kendini. Annesi bugün evdeydi vedalaşıp okulun yolunu tuttu. Bugün çıkışta Mine'ye de bir hediye bakmalıydı, nede olsa en yakın arkadaşlarından biriydi. 

Okula gittiğinde diğerlerinin de fikrini alıp halledecekti hediye işini. 

Okula geldi bahçede bir göz gezdirdi etrafa arkadaşları bu bahar havasında dışarıda olabilirdi ki yanılmadı. Ağaçların altına serilmiş Kadir ve Ayşegül'e el sallayıp yanlarına doğru ilerledi. Gündem doğum günü hediyesi ne alacaklardı. 

Mine'ydi bu öyle sıradan her şeyi beğenmezdi ki. Ayşegül  ve Kadir'in öğlene kadar dersi yoktu onlar beraber halledeceklerdi. Nede olsa adamlar sevgili, Hüzün peşlerine takılacak değildi. Hüzün arkadaşlarıyla vedalaşıp derse gitti.

Öğlen arası olmuştu bile kantine gittiğinde iki aşık gelmişti. Aldıkları kazağı ve saç bandını gösterdiler Hüzün'e gerçekten çok güzellerdi. Yemeklerini yemek için yemekhaneye   gittiler, yarın nasıl gidip döneceklerini konuştular. 

Yemek bittikten sonra Kadir "siz bahçeye geçin çaylar benden" dedi. İki kız bahçede ne giyecekleriyle ilgili sohbete dalmışlardı ki Kadir elinde çaylar yanında Mustafa'yla geliverdi.

Kadir Ayşegül'ün yanına ilişip, kolunu omuzuna attı. Mustafa da selam verdikten sonra Hüzün'ün yanına oturup bağdaş kurdu. Hava o kadar güzeldi ki proje ile ilgili toplantıyı oracıkta yapmaya karar verdiler. 

Keyif ve kahkahalarla geçmişti zaman  işleri bitince Hüzün kalkmak için  toparlanmaya başladı. "Ben kaçar arkadaşlar. Gidip şu hediye işini halletmem lazım, yoksa Mine beni eve almaz " dedi Hüzün hep beraber gülüştüler.

Mustafa "bende hediye almadım daha, ne yapsam acaba" diye sorunca Hüzün bu sefer teklifi onun beklediğini anladı. Ayşegül hınzırca gülümsüyordu.

"Benimle gel istersen beraber bir şeyler bakarız hem birbirimize yardımcıda oluruz ne dersin " dedi Hüzün biraz zor çıkmıştı kelimeler ağzından.

"Git git tabi beraber birbirinize yardım edersiniz. Bizde sevgilimle iki dedikodu pardon sohbet edelim" dedi kahkaha atarak Ayşegül. 

Kadir bir şey anlamadı "ne dedikodusu" diye sordu Ayşegül'e "anlatırım ben sana canım" dedi Ayşegül pis sırıtmasına ara vermeden.

HÜZNÜ SİYAHWhere stories live. Discover now