38-Büyük Süprize Doğru

592 109 90
                                    

Selam arkadaşlar vereceğimiz araya yaklaşırken heyecan dolu son bölümler sizlerle. Keyifle okumanızı dilerim. ***Özlem***

"Ahmet yine mi yaptın? İnanamıyorum sana..." Metin'in bu cümlesi kaldı Hüzün'ün kulaklarında ve aklında. Bu işin içinde bir şey vardı ve burada bitmemeliydi. Bu aile herkesten bir şey saklıyordu ve en kısa zamanda Hüzün bunu bulacaktı.

Ertesi gün gelinlikler içinde prenses gibiydi Sema. Ama yüzünden mutsuzluk akıyordu. Ne babası ne annesi evden çıkarken ellerini öptürmemesi Sema'yı yıkmıştı. Hüzün dayanamayıp konuşmaya karar verdi Sema'nın ailesiyle.***

Sema anlamış olacak ki yalvaran gözlerle baktı Hüzün'e. Sema'nın düğün arabasının önüne oturdu Hüzün. Hiç mutlu değildi olduğu durumdan. Kınada yaşadıkları tartışmadan dolayı Ahmet'in yüzüne bile bakmamıştı. Sırf iyice yalnız kalmasın diye arkadaşı o arabaya binmişti.

Yol boyunca Hüzün de Semada camdan dışarıyı seyrettiler. Sema'nın hıçkırık sesi geliyordu arada arkadan. Ahmet Sema'nın elini tutmak istediğinde Sema elini şiddetle çekip, nefret dolu bakışlarını çevirdi üzerine. Ahmet'in bilmediği ise düne kadar aşkla bakan bu kadın, artık hep bu gözlerle bakacaktı ona 'nefret'.

Nikâh salonunda erkek ve kız tarafı hiç yan yana gelmedi. Gelin odasına girdi Hüzün.

Ahmet'le göz göze geldiğinde Ahmet bakışlarını çevirip kapının önüne çıktı. Hüzün sandalyede hem öksüz, hem yetim gibi duran Sema'nın yanına oturup gözündeki yaşları sildi. Ellerini avuçlarına alıp "bunu yapmak zorunda değilsin. İzin ver bana herşeyi anlatayım. Böyle bir adamla evlenemezsin" dedi Hüzün.

"Olan oldu artık. Beni unutma sıksık mektup yaz."dedi Sema.

"Ne mektubu ararım sürekli ben. Sema bana söz ver bu hayvan herif sana birşey yaparsa hemen arayacaksın, gelip alacağız seni." Dedi Hüzün.

Sema sanki gittiği yerden bir daha dönemeyecek gibi baktı Hüzün'e. "Çok mutlu ol Mustafa'yla ve birbirinizin kıymetini bilin." Biran sustu Sema gözünden tekrar sicim gibi yaşlar dökülerek "beni unutma olur mu? Tek sevenim sen kaldın" dedi Sema. İki kız sımsıkı sarıldılar.

Nikâh kısacık sürmüş, takı töreninin ardından misafirler salondan ayrılmıştı. Semanın babası salonun dışına çıkmış ağlıyordu. Annesi bir köşede hıçkırıklarını saklamaya çalışsa da Fatma hanımın tesellisi yetmiyordu.

Hüzün dayanamayıp dışarı Semanın babasının yanına yaklaştı. Adam iki dizinin üzerine çökmüş sanki kızı evlenmemişte ölmüş gibi ağlıyordu. Hüzün yanına çömeldi. Kızarmış gözlerinin içine baktı.

"Hasan amcam Sema'yı böyle öksüz gibi ortada bırakamazsın" dedi yumuşacık sesiyle.

"Benim öyle bir kızım yok artık" dedi burnunu çekerek Hasan Amca.

"Hasan Amcam, kızın sana kaç kere yalan söyledi?" Diye sordu Hüzün.

"Hiç söylemedi ya da ben hep öyle sandım" dedi Hasan Amca.

"Peki, hiç sizi dinlemeden bir hata yaptı mı? Ama siz yaptınız kızınızı dinlemeden hiç tanımadığınız birilerinin lafına inandınız" dedi Hüzün.

"Doğru mu kızım diye sordum, konuşmadı" diye cevap verdi Hasan Amca.

"Sana yemin ederim ki kızının hiç bir günahı ve suçu yok. Yalvarırım onu boynu bükük yollama. Uzakta bu insanlar ona neler yapar sizde arkanızı dönerseniz." Hüzün elini Hasan Amcasının omzuna koyup gezdirdi. "O hala senin küçük, şımarık, temiz ve dürüst kızın. Eğer şuan ona sarılmazsan sonra hep geç olacak" dedi ve kalkıp içeri geçti.

HÜZNÜ SİYAHWhere stories live. Discover now