16- Kimsin

828 162 35
                                    

***"Neyse sonra görüşürüz, Mine'yle öğleden sonra buluşalım diye konuştuk ama Kadir ve Ayşegül yok sanırım bugün olmaya bilir. Bugün ki sakarlıklarım içinde kusura bakma görüşürüz" dedi Hüzün.

"Ben öğleden sonra gelemeyeceğim başka planım var, Mine de alışveriş yapmaktan gelemez sanırım dersin yoksa bekleme bence sende" dedi Mustafa.

Hüzün içinden insan bir davet eder, nerede senin kibarlığın diye saydırıyordu. İkisi vedalaşıp ayrı yönlere yürümeye başladı.

"Kabadayı ne olacak insan davet eder" diye söylenmeye devam etti. Arkasını dönüp baktığında Mustafa'nın koridorda bir kızla gülüşerek konuştuğunu gördü. Bu kızda kimdi şimdi, planım var dediği bu muydu?***

Mustafa eğlenceli bir adamdı ama herkese de gülmezdi. Bir adamın gülüşünü kıskanmakta nasıl bir şeydi. Haciz koyamazdın ya başka insanların mutluluklarına. Hüzün son günlerde yaşadığı bu kalp karışıklıklarından çok bunalmıştı.

Hangi ara kendini vazgeçilemeyen bir kadın ilan etmişti. Çevresindeki bütün erkekler kraliçe arı misali sorgusuz ona sadık kalmalıydı. Sinirini daha fazla zıplatmak istemeden yürüyüp kapıdan dışarı attı kendini.

Temiz ve soğuk hava iyi gelmişti. Okulun bahçesinde biraz yürüyüp ağaçların altında bir yere bağdaş kurup oturdu.

Ne istiyordu bir türlü anlamıyordu kendini "salak kafam salak kendimi ne durumlara soktum" diyerek kızdı kendine.

"Allah'ım bir yol göster bana iki adam arasında kaldım. Ne yapacağım bilemiyorum! Senin mutlaka daha önemli işlerin vardır ama beni de bilirsin zorda kalmasam rahatsız etmem" diye kendi kendine konuşmasını sürdürdü. O sırada kafasına düşen ıslak yaprakla ürperdi.

"Bu bir uyarı sanırım susma vakti geldi" dedi ve gülümsedi.

Elindeki yaprak kırmızıydı kafasını yukarı kaldırdığında sarı ve kırmızı yapraklı ağaç, aradan gözüken gökyüzü ve yaprakların üzerinde parıldayan su damlaları hayranlık yarattı.

Çantasından Mustafa'nın hediye ettiği kitabı çıkarıp bir sayfanın arasına sıkıştırdı yaprağı. Kitabı çantasına koyacaktı ki Sema'nın geçen gün yaptığı kitap falı aklına geldi. Sayfaları değiştirerek yaprağı koyduğu sayfayı açtı. Gözlerini sıkıca kapatıp açtı ve başladı okumaya.

Sen şimdi düşünde bir adam görüyorsun
Düştüm diyorsun (Aşk'a)
Yanında bir adam buluyorsun
Buldum diyorsun (Aşk'ı)
Bilmiyorsun ki düştüğünde bulduğun adamdır
Yalnızca seni tamamlayan...

Hüzün tekrar tekrar okudu yazılanları. Sonra kafasını yukarıya doğru kaldırıp ağaçların arasından gökyüzüyle konuşmaya başladı.

"Yukarıdan gelen bir işaret olmalı bu. Allah'ım kafama vurunca anlayacağımı düşünmüş olmalısın, haklısın ama ben ne demek istediğini anlamadım kızma bana lütfen ama anlamaya çalışacağım. İnan bunun üzerinde düşüneceğim. Yaprakla kurtarmışken şansımı zorlayıp yıldırım falan düşürmeyeyim kafama." Diye gökyüzüyle konuşurken.

"Ne yapıyorsun burada yukarıya bakarak kiminle konuşuyorsun" diyen Mustafa'nın sesiyle çığlığı bastı Hüzün.

"Korkma benim seni korkutmak istemedim. İyi misin özür dilerim?" dedi Mustafa Hüzün'ün göz hizasına inerek.

Kendini toparlayan Hüzün " ya ben dalmışım ses yukarıdan geldi sandım. Dedim üç harfliler geldi beni götürmeye."

Mustafa bu yoruma kahkahalarla gülmeye başladı. "Sen ne değişik bir kızsın ya hiç senin gibi birini tanımadım ben" dedi gülmeye devam ederek.

HÜZNÜ SİYAHWhere stories live. Discover now