GELECEK BÖLÜMLERDEN

559 71 104
                                    

Selam sevgili dostlar; Mustafa'yı merak edenler için bir bölüm geliyor. Destek,yorum ve votelerinizi eksik etmeyin:):)

Bir kadın çizdim gözlerime, beni asla terk etmeyen. Uyumuyorum, gözlerimi bile az kırpar oldum kaybolma diye. Sen beni terk etmedin, sen bendeki aşka ayrılık katıp kalbimi sana taptıracak bir büyü yaptın. Herkesin kaçtığı Hüzün'e ben taptım. Hadi gel ey sevgili bir sev bin öleyim...

Hüzün'ün Mustafa'yı bir kere terk etmişti ama Mustafa binlerce kere ölmüş ölmüş dirilmişti. Yüreği uzaktan da severdi, korkmazdı yanmaktan ama bir daha dönmeyeceği düşüncesi bile canından can alıyordu.

Zaman onların ilacıydı biliyordu ama hala kafasında taşlar yerine oturmuyordu. Evet, söylediği büyük yalanlar vardı ama bu kadar terk edilmezdi bir insan. Yokluğun en acısıyla cezalandırılmazdı. Bilmediği bir şeyler vardı ama onları da Hüzün'ün yanında alıp gitmişti.

Neredeyse gün aşırı Fatma hanımı arayıp Hüzün ile ilgili bilgi almayı ihmal etmiyordu Mustafa. Ona kalsa çoktan dayanırdı kapısına ama zamana ihtiyacı olduğunu, beklemesi gerektiğini söylüyordu her fırsatta Fatma hanım. Kızının sesindeki acının ilk günlere göre azaldığını hissedebiliyordu.

****

Mustafa'nın Fatma hanımı ziyarete geldiği günlerden biriydi. Oturmuş Hüzün'ü konuşurlarken Fatma hanımın ağzından düşmeyen Ali Mustafa'nın artık canını sıkmaya başlamıştı. Sevdiği kadına uzak olmanın sıkıntısının yanına eklenen başka bir erkek düşüncesi Mustafa'nın içini kemiriyordu.

Kahvelerini yudumlarken dışarıdan gelen bağırma sesleri sohbeti bıçak gibi kesmişti. Fatma Hanım hemen pencereye koşup eskimiş tahta pencereyi yukarıya doğru kaldırarak kafasını dışarı çıkardı.

Sokağın tamamını gözleriyle taradıktan sonra sesin geldiği yönü buldu. Bağırmalar Semaların evinden yükseliyordu. Aceleyle merdivenlerden inip kapıya doğru yöneldi tabiki Mustafa da ardından. Ayağındaki terlikleri sürükleyerek Semaların bahçeye attı kendini Fatma hanım.

Ahmet'le kayınpederi birbirlerinin yakasına yapışmış zavallı eşi de çığlık çığlığa ayırmaya çalışıyordu. Metin bir yandan Ahmet'i çekmeye çalışıyordu.

Mustafa görüntüyü fark edince koşarak girdi ikilinim arasına ve şiddetli bir şekilde Ahmet'i geriye itti. Ahmet o şiddetle tahta kapıya çarpıp yere devrildi.

''O ikisini de bulayım canlarını okuyacağım. Benim karımı evden alıp götürmek neymiş gösteririm o zilliye'' diye bağırıyordu Ahmet.

Hasan Bey tekrar Ahmet'in üzerine doğru yürüdü.

"O ikisi de benim kızım onların kılına zarar gelsin seni öldürürüm" diye bağırdı.

Mustafa o an anladı olayları az çok.

"Sen zilli diye Hüzünden mi bahsettin az önce " diye sordu Ahmet'e.

"Ta kendisi göstereceğim ona dünyanın kaç bucak olduğunu" dedi Ahmet.

İşte o an Mustafa'yı tutabilene aşk olsun. Tüm gücüyle yerden yeni kalkmış Ahmet'in üzerine atlayıp, tüm gücüyle yumrukları suratına indirmeye başladı.

"Sen kimsin benim kadınıma zilli diyorsun. Öldürürüm lan seni " diye bağırması tüm mahalleyi başlarına toplamaya yetmişti.

Ahmet'i Mustafa'nın elinden almak kolay olmadı. Suratı kan içinde şişmiş, geldiği halinden eser yoktu. Metin Ahmet'i toparlayıp kaçırdı mahalleden.

Ortam sakinleşince Mustafa'nın yaralanan eline pansuman yaptılar. Hepsi bir masada oturmuş Hasan Beyin olanı biteni anlatmasını bekliyordu.

"Bu şerefsiz benim kızı fena dönüyormuş. Hüzünde nereden haber aldıysa gitmiş almış Sema'yı oradan. Buda bize geldi diye kapıya dayanmış. Kızıma neler çektirdi kim bilir bu deyyus. Eğer ki kızıma bir şey yaptıysa dinime imanıma öldürürüm ben bunu" diyerek söylendi Hasan Bey.

Mustafa'nın içi bulanmıştı. "Ya bu yerlerini bulurda orada bir şey yaparsa onlara" diyerek tedirginliğini dile getirdi.

Fatma hanımda tedirgin olmuştu. "Ben en iyisi gidip Köy Muhtarını bir arayayım haberleri olsun. Bir şey olursa sahip çıksınlar" dedi Fatma hanım.

"Fatma teyzeciğim adresi de öğren ben gidip iyi olduklarını gözümle görmeliyim, yoksa içim rahat etmez" dedi Mustafa.

"Ama oğlum Hüzün seni görmek istemiyor biliyorsun" dedi Fatma hanım.

"O beni yine istemesin iyi olsunda. Sen öğren ben gidip eve birkaç parça eşya alayım yanıma arar senden adresi alırım" dedi Mustafa. Kalbi heyecanla çarpıyordu. Çok özlemişti Hüzün'ünü, resmen gözünde tütmüştü.

Oradan ayrılıp eve geçti. Çantasına bir iki kıyafet koyup Fatma hanımdan aldığı adresle yola koyuldu. Bindiği dolmuşla otogara doğru yola çıktı.

Ah be kadınım; ne çok özledim seni bir bilsen. İsmin geçince bile yüreğimin en içi sızlıyor. Mevsimsiz bıraktın yüreğimi senden uzakta. Bir gittin İstanbul'un rengi soldu gözümde. Az kaldı kadınım çok az kaldı sana geliyorum. Bekle beni.

HÜZNÜ SİYAHOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz