koparılmış bir sayfa ve eksik bu hikaye

15.7K 767 938
                                    

"Patron mallar geldi." İznimle içeri giren Jongin sabahtan beri bekliyor olduğum haberi sonunda vermişti.

"Kabul edin hızlıca, neden geciktiğini bizzat teslimatçıya sormak istiyorum." Beni onaylayarak dışarı çıktığında aslında hesap falan soracak durumda olmadığımı biliyordum. Teslimatçının polise yakalanması ya da bir şekilde malları çalınarak ölmüş olma ihtimalini fazlasıyla düşünmüş, anlaşmalı olduğumuz Rus mafyasına o malları herhangi bir sebepten ötürü teslim edememe durumumuz ile olabilecekler hakkında çok kafa yormuştum.

Olabilecekler hakkında kafa yormak da zor işti, çok seçenek vardı mesela. Oysa o mallar teslim edilmezse bizim için olacak tek şey vardı.

Telefonumu elime alarak Natalia'ya hızlıca odama gelmesini belirten bir mesaj yazdım. Yanıma gelmeliydi çünkü Rusça bilmiyordum ve sabahtan beri arayan siktiğimin herifine malların elime geçtiğini belirten bir mesaj atmalıydım.

"Chanyeol?" Kapının arkasından gelen Natalia'ya has aksanla hiç bekletmeden telefonumu kaptım ve ayağa kalktım, kapımı içeri girmesi için araladığımda gülümsüyordu.

"Hızına hastayım." Ona ne zaman işim düşse hiç bekletmeden kapımda beliriyordu, tamam mekanımız çok büyük değildi ama ondaki de bir yetenekti.

"Hızlı olmamı istemiştin mesajında."

Ellerini boynuma yerleştirerek bedenime yakınlaşıyor olduğunu fark ettiğimde gerilemiştim. "Dur dur güzelim, başka bir ihtiyaç."

Genelde hızlı olmasını istediğim mesajları tek bir amaç için atardım, yanlış anlaması normaldi. Tabi şimdi olay çok başkaydı. Elimdeki telefonu ona uzatırken epey uzamış olan saçlarım önüme düştü, neredeyse gözlerime girmeye meyleden saçlara küfrederek masamda duran şapkamı aldım ve ters bir biçimde takarak görüş alanımı rahatlattım.

"Mallarını teslim edeceğimiz herife, elime geçtiklerini yazar mısın? Arayıp arayıp duruyor, topluca sikmeye gelecekler diye hazırlıklara başlayacağım."

Hoş bir gülümseme sunarak telefonu kibarca kabul etmiş ve istediğimi hızlıca yerine getirmişti. "Bu kadar mı?" Daha fazlasını umuyor gibi sorduğunda sırıttım, dudaklarına eğilerek kondurduğum kısa öpücükten sonra söz vermiştim. "Daha sonra fazlasını isterim güzelim."

Onaylayarak dışarı adımlarken topuk sesleriyle ritim tutmaya başladım, onlar kesilene kadar masama çoktan varmıştım.

Çok sürmeden kapım yeniden tıklatıldığında meşhur teslimatçının geldiğini anlayarak şapkamı kafama iyice yerleştirdim. Bu ona korkunç bir imaj sağlamayacaktı elbette ama eğer gerekirse ben o imaja kolayca bürünebilirdim.

Odama giren orta boylu beden, elindeki iki siyah çantayı hemen kapının önüne bırakarak kafasını kaldırdı ve bir kaç saniye bedenimi süzdü. Daha önce mal teslim ettiği tiplere benzemediğimi düşünüyordu muhtemelen.

"Malları sana vereceğimi kanıtlayan şifreyi söyle." Ne ara cebinden çıkarttığını bilmediğim silahı üzerime doğrulttuğunda sırıtmıştım, yineledi. "Şifreyi söyle."

"Şifre falan yok, malları ben alıyorum."

Cümlelerimden sonra duyulan ses onun gülüşüydü. Yüzüne gölge düşüren şapkasını bir çırpıda çıkarırken üzerindeki siyah kapüşonu da hemen ardından çıkarmıştı.

Yaktınsa Bile Beni, Küllerimi Affet ♤ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin