alev yanaklara sarmış dediler, sevda seli oldum; taşarak geldim

6K 467 343
                                    

"Korkuyorum, herkesten çok o adamdan korkuyorum." Belindeki elimi oradan çekerken, diğer eliyle de saçlarının arkasındaki elimi kavramıştı. Önümüzde ellerimizi birleştirerek, parmaklarımızı birbirine doladı. Zarif parmakları, ona göre epey erkeksi duran parmaklarım arasında hiç olmadık bir güzellikte duruyorken onlara bakınıyordu. Sonra gözleri gözlerimi buldu ve dudaklarıma eğilip hafifçe öpüp çekildi.

"Ellerimi tutsun istiyorum ama bırakmasından ölesiye korkuyorum, fakat biliyorum ki; benim yarın için endişelenecek halim yok. Şimdiyi yaşayalım. Bana şimdiyi yaşamayı öğret, hiç hissetmediğim ama sende bulduğum duyguları yaşamayı öğret."

Ellerimizi ayırarak bedenimi kibarca ittirmiş ve geriye düşmemi istediğini belirtmişti, ona uyum sağladım. Sırtım yatağın yüzeyine değdiğinde üzerime eğilerek dudaklarıma fısıldarcasına konuşmuştu. "Bana sevmeyi öğret Chanyeol, gecelerce sevişerek öğret."

Ardından dudaklarını vakit kaybetmeden dudaklarıma bastırdı. Elimi başının arkasına yerleştirerek onu kendime daha çok çektim ve dudaklarını çok daha hızlı kavradım. O daha zarif bir şekilde alt dudağımı, dudakları arasında bırakmış emmeye çalışıyordu ama ona izin verecek gibi değildim. Bedenimin üzerinde uzanan bedeni sabaha kadar sevmek istiyordum, onun da istediği gibi hiç bırakmadan sevmek.

Pembe dudaklarına sertçe dokunarak üst dudağını kavramış ve dudaklarını aralamasına neden olduktan sonra dilimi ağzına sokmuştum. Hızlı hareketlerime yetişemezken, sıcak ağzına giren dilimle epey kısık sesle inlemişti.

Beline kolumu sararak, bedenini iyice kavradım ve pozisyonumuzu tam tersi duruma getirdim. Aniden altımda kaldığında, hiç vakit kaybetmeden diliyle oynamaya başlamıştım. Piercingime temas etmeye çalışıyor, dilime az çok yetişiyordu ama ona izin vermek yerine tadını daha çok almaktan yanaydım.

Saçlarıma asılarak yüzümü yüzüne doğru çekti ve dilimi daha çok kavramaya çalıştı. Çok kısa bir süre bekleyerek dilimi yönlendirmesine izin verdim. Bulduğu fırsatı hiç kaçırmazken dilimi emmiş ve piercingim çevresinde gezinmişti.

Yavaşça dilimi dilinden ayırarak damağını okşadım. Bacağını bacaklarıma sürterek inlemişti.

Çok az oluşan nefes boşluklarının artık yetmediğini fark ettimden dudağından ayrılmıştım. Ellerimi başının iki yanına koyarak uzaklaştım ve nefes nefese kalmış bir şekilde, onun benden farksız halini izlemeye başladım.

Göğsü hızla inip kalkarken, hafifçe karışmış saçları acayip seksi duruyordu. Dudaklarını fazla hırpalamış olduğumdan, kızarmış ve şişmişlerdi.

Elimin birini kaldırarak kibarca yüzünü sardım ve iki parmağımı alt dudağına sürttüm. "Sevmeyi sana öğretemem Baekhyun." dediğimde, çok da umut dolu olmayan bakışları solmuştu. Dudağını yeniden okşayarak elimi çektim ve başının yanına koyarak yüzünü izledim. Hiçbir şey söylemiyor olmasına rağmen, kırgın bakıyordu. Yanlış adama yanlış hisleri itiraf ettiğini biliyordu.

Yüzüne eğilerek burnumu burnunun yanına yerleştirdim. Yüzyüze bir haldeyken dudaklarını hafifçe öpmüştüm. "Bilmiyorum." dedim, "Ben sevmeyi bilmiyorum Byun, beraber öğrenebiliriz."

Duyduğu şeyle bir kaç saniye şaşkınca yüzüme baksa da ardından gülmüştü, gülüşü yok olmadan dudaklarımı kavrayarak hızla öptü ve belirgin bir sesle geri ayrıldı. "Ben Park Chanyeol'ü sevmeyi öğrenmeye hazırım."

Yaktınsa Bile Beni, Küllerimi Affet ♤ChanbaekWhere stories live. Discover now